ÇAKTIRMADAN
Elbet bir gün aşk çalar kapını
Ürkek bir kedi misali Kaşla göz arasında İşler cismi bedenine Çaktırmadan... Yavaş yavaş nakış eder Saçının telinden tırnak ucuna kadar Ateşi çıkar bir anda cismi bedeninin Kelebekler uçuşur eteklerinde Köreltir içten içe gözlerini Sahiplidir yüreğin sen farkında olmadan Aşk bu İşini yapar çaktırmadan... Sen, senin değilsindir artık Zapt edilmiştir bütün kalelerin Yüreğin beyaz bayrağı çekmiştir çoktan Bilmeden sonunu Yaşarsın payına düşeni Acısıyla tatlısıyla Ellerinden alır benliğini Sana sormadan Aşk bu Yaşatır kendini Çaktırmadan... Ne Mecnun nede Leyla, Ne Ozan nede Ayla, Aşkı arıyordu. Oysa aşk ! Üç harfliler gibi; Zigana’dan Toroslara Sahiplenecek bir kalp Sızılacak bir beden soruyordu. Balıkçıda buldu kendini Çükü balıkçı; Semaya dualar gönderiyor Denize cevapsız mektuplar bırakıyordu Bir balığı öptü aşk Balık; Dönüştü deniz kızına Oltası gerildi balıkçının Aşk yaptı yapacağını ! Kırdı şeytanın bacağını Okşadı sazın gövdesini Tınısı kalubeladan gelen Bir türkü çaldırdı ozana Güle taç taktırmadan Yollara baktırmadan İşledi çaktırmadan Aşk doğdu yüreklerde Ozan Ali AYDIN |