Vurgun yeri
Bak, yine açtı gecenin gül goncaları,
Yüzünde solmayan tebessüm fotoğrafları, Yeni anılar koydum, eski sedirin altına, Yorgun, düşüncelerin kenarları, Yeni başlangıçlar yazdım kağıda, Sildim, tüm yüzü kararmışlıkları, Oturdum, andım hasretle bekleyişleri, Yandım, yine gelmeyen kalmadı, Tek geride kalan; Vay vay vay da ne vay! Zümrüdümün; anka kuşları, Askerlerin yarlarını saydım, Yaralarından önce, ’yarlarını’ sardım, Sus! Gecenin sırını açığa vurma. Hayır diye anma; hayırsız dediklerini, Gelmiyicem diyip gelicekmiş davrananların, Vurgun yeri yine gidenlerin yerleri, İçimde fırtına koptu, Heryer damga damga gidenlerin izleri. Yaş toprağın filizenmemiş gülü çiçeği, Su sarılmış göklere, Sanki dargın yerlere, Toprak yanıyor suyun hasretiyle... Bekleyişler boşuna, Gelen yarda olsa gidiyor, var da olsa gidiyor... |