Yorgun Bülbül
Ne diye karışırsın ki cancağıza
Sonra kelimeler tıkanıp kalır boğaza Sen ne diyecem o ne yapacam diye şaşar Sonra olan olur,herkes birbirinden kaçar Gün gün sayıklarsın ismini Belki gelir diye, Fakat ne gelen olacak ne giden Sarılacaksın kefene,sırılsıklam... Şaibelerle dolu yatağında Yaşayacaksın ya da yaşadığını sanacaksın Kalbinin darağacında Sarılı kalacaksın pencerenin dibinde Ne yaparsan yap kalkamayacaksın işte Uzaklara,hep uzaklara,çok uzaklara Dalacak gözlerin Belki biraz sızı belki de biraz yaş Akıp duracak bütün tahayyül camlardan Ne ellerine alabileceksin o yaşları ne yarınlarına Sadece ama sadece çırpınacaksın Bir kuş misali En güzide tablolarda görecesin boş resmi En güzide ellerde göreceksin masum kelepçeyi Gölgem rıhtımı uğurlarken gün evveli Şaşıp kalacaksın kendine Sadece bir yaş Sadece bir yas Akacak işte öylece En sessiz gece de Nem nem,elem elem hatta birer birer Devrilecek efsunlu şafaklar Açılmak istemeyecek gözlerde kapaklar Hasta edeceksin kendini meyal günde Hasta edeceksin kendini hayal önünde Bir çerçeve ucunda görülecek geleceğin Bir resimde tıkanıp kalacak bütün hayalin Ansızın kalkacaksın esrarlı bir uykudan Baharsız sabahsız geçecek günlerin Baharsız sabahsız kapanacak kirpiklerin Geceye katran geceye devran düşecek Sonra her şey ansızın girifte dönüşecek Bembeyaz karlar düşecek çöllere Bembeyaz karlar yağacak ölülere Kabre düşer gibi düşeceksin yatağına Ölmüşcesine yatacaksın derin uykuna Bitmişliğinle izleyeceksin dünyayı Tükenmişliğinle yaşayacaksın hayatı Karanlığa kapanan baykuşa döneceksin Karanlığa hapsolan yıldıza dönüşeceksin Bir gün arkana dönüp baktığında; Meğer benim asıl yarim, Bir anne bir de gözyaşıymış diyeceksin... |
Emeğinize yüreğinize kaleminize sağlık üstadım güzel bir şiir tebrik ederim...
Saygı ve selamlarımla