Gelmedim mi aklına...
Bir ilkbahar vaktinde tanışmıştık seninle
Mor çiçekler açarken gelmedim mi aklına.. Yağmurlarda el ele tutuşurdun benimle Yağdığında kaçarken gelmedim mi aklına *** Bendim senin ilk erin, bendim güvendiğin dağ Bendim soğuk pınarın, bendim saçıldığın bağ Böyle sensiz kaldım ya ne ölüyüm ne de sağ Halden düşmüş naçarken gelmedim mi aklına *** Buz gibi o dereye inerdik ara sıra Bembeyaz küheylana biner giderdik kıra Şimdi evim karanlık yanmıyor lamba, çıra Perperişan, düçarken gelmedim mi aklına *** Söyle yâr boşa mıydı ettiğin o yeminler? Seni bana getirmez secdelerde aminler Garipliğiyle beni andıran güvercinler Gökyüzünde uçarken gelmedim mi aklına *** Sonsuza dek susmalı, ne desek artık boşa Tattığımız her nimet zehir, gitmiyor hoşa Şu gencecik bedeni koydurdun soğuk taşa Hak aleme göçerken gelmedim mi aklına... |
Sevgiliden ayrılığın, hasret kalışın ve özlemin bu kadar derin hislerle ifade edilmesi doğrusu, hasret ve ayrılık acısıyla bizi de yaktı kavurdu...
Ayrılık acısı ve hasret duyuşun rengarenk duygularla ve akıcı bir dille sunulması çok güzeldi sevgili dost...
Bu kadar hatıralardan sonra gelmedim mi aklına.. diyerek vurguladığınız şiiriniz, duygu dolu, his dolu, mana ve muhteviyatı gayet derin ve içerdiği gizemli ifadelerle çok güzel bir dantela gibi örmüşsünüz adeta..
Böyle sensiz kaldım ya ne ölüyüm ne de sağ
Şimdi evim karanlık yanmıyor lamba, çıra
Şu gencecik bedeni koydurdun soğuk taşa
dizeleriniz, manası derin muhteviyatı geniş, hasret ve özlem kokan, rengarenk çiçeklerle süslenmiş gibi haz verdi bana...
Sonsuza dek susmalı, ne desek artık boşa
Tattığımız her nimet zehir, gitmiyor hoşa
Şu gencecik bedeni koydurdun soğuk taşa
Hak aleme göçerken gelmedim mi aklına...
şiirinizin son dörtlüğü ayrılık acısının, hasret ve hicrana dönüşüp, tam bir feda oluşun serencamı olmuş adeta ve buna biz hitam-ı misk diyebiliriz...
nice hasret ve özlem dolu ama sonu vuslata çıkan şiirler temennisiyle..
selam ve sevgiler..