BİR ZAMANLAR
ne çok yırtık var ömrümüzde
bir o kadarda sökük her kör düğümün yanında buruk bir sızı ayırır benzerlerimizden ikimizi ne sen hatırlarsın ne ben unuturum bir gök gürültüsü ki yer yerinden oynar sen yaralarını dağlarsın bense oturup ağlarım bir zamanlar kahkahalarınla ısınırdı gecemin soğuk odaları insafsızca düşlerde yerleşirdi savruk acıların arda kalanları sen çağırırken ibibikleri ben kahrımdan ölürdüm bu şehir tipi gibi yağar üstüme ve absürt müntehirleri çağrıştırır bir garibanın avucunda saklıdır umut ama söğüt ama somut sen uzak durdukça nisyanlardan ben isyanlara kulaç atarım yetmezmiş gibi birde ortalığı birbirine katarım |