Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen yazılan Hayat hikayesinin 93.bölümü
kadının da erkeğin de ziyneti imandır iman kendini Allah’la markalamaktır ben Allah’ın kuluyum ben Allah’ın sanat eseriyim… diyebilmektir sanat değeri yüksek olan eserlerin kıymeti maddesi üzerinden belirlenmez
antik paralar kilo ile satılmaz bakır bile olsalar üzerlerindeki damgaya ve imzaya bakılır o zaman birkaç gramlık bakır bile kilolarca altın kıymetinde olur
kendi değerini Allah’tan bilirse insan bakışını eşsiz bir hazine bilir orda burda yağmalatmaz göz nurunu haramdan sakınır, setreder
bedenini Allah’ın sanat eseri olarak bilirse bir erkek ya da kadın, saçını da bakışını da ziynet bilir başını örtmeyi kendine kendisi farz eder içinden gelir örtünmek dışarıdan giydirilmez giyinişini içeriden başlatır
tesettür önce iman etmektir nur suresi’nde iman eden erkeklere iman eden kadınlara tesettür emredilir
örtmek anlamına gelen tesettür görmesini Allah’ın görmesine açık sözünü Allah’ın işitmesine açık niyetini Allah’ın bilmesine açık bilmektir ki bilinçli bir kapalılığı besler
nur suresinde önce mümin erkeklere sonra mümin kadınlara hitap edilir surenin 30. Ayeti mümin erkeklere söyle...diye başlar 31. ayeti mümin kadınlara söyle...diye başlar
erkeklerin tesettürü ile kadınların tesettürü arasında bir ayetlik öncelik farkı var demek ki
tesettür önce bakışla ilgilenir bakılan şeyle sonra ilgilenir nur suresinde mümin erkeklere de mümin kadınlara da öncelikle bakışlarını haramdan kısmaları söylenir
mü’min erkeklere söyle gözlerini sakınsınlar mümin kadınlara söyle gözlerini sakınsınlar zaten bakışlara tesettür kazandırmadan bakılan saçını ve bedenini örtse bile bir anlamı yoktur.
tesettür sadece başını örtmek değildir başörtüsü sorumluluğu olmayan erkeklere de başörtüsü sorumluluğu olan kadınlara da iffetlerini korumaları söylenir iffetlerini korumak başı açık erkeklere de başı kapalı kadınlara da farzdır
başını örtmüş olsa da kadınlar ırzını korumuyor olabilir başını örtemeyen her kadını hepten iffetsiz saymak kimsenin haddi değildir
tesettür öncelikle bir iç duruş ve tavırdır kılık ve kıyafet bu içsel duruşun özümsenmiş tavrın üzerinde ve sonrasında durur başının açıklığı dert edilmeyen bir erkek de iffetini korumayarak tesettürsüzlük yapabilir
kılık kıyafet tesettürün sonucudur sonucu sebebin önüne koyarsak böylece sözde bir takım insanların tesettür kılığına girdim diye caka satmasına fırsat veririz
benim kalbim temiz kalbinin temiz olmasını isteyenler çağına örfüne, iklimine mevsimine kültürüne çevresine göre hesaplar yapmadan önce nur suresi’nin 30-31. ayetinin anlam ırmağına yatırırlar kalplerini önyargısız hesapsız
kitabına uydurmak yerine kitaba uyarlar başını örtmüyor diye örtemiyor diye hatta örtmek istemiyor diye bir kadını Allah’ın kulu olmaktan çıkarmaya hevesli bakışlar asıl müstehcendir
saçını açık bırakınca her şeyi açıkta mı kalır kadının saçı görüneni iffetinden de soymak başlı başına tesettürsüz bir bakış değil mi
örtünmenin baş tacıdır başörtüsü tesettürün zirvesidir en azından başının örtüsü yüzünden mesleğini itibarını, geleceğini, yurdunu terk ederek bedel ödeyenlerin çabasını küçümseriz
onların içten dirençlerini düşmanları karşısında yağmalatmak hiçbir gerekçenin örtemeyeceği bir kabalıktır hasetçileri karşısında onların elini güçsüzleştirmek apaçık bir insafsızlıktır
aşkından dolayı başını bağlamayan sözde sufi ehline gelince başını örtmemek hatta örtmek istememek başkadır başını örtmesen de olur demek başkadır
kurala uymayabilirsiniz hoş, uymadığımız onca kural varken sizin ayıbıyla uğraşma kimsenin hakkı değildir ama kural da uyduramazsınız
kuralı Allah koyar siz değil Allah’tan kural koyma rolünü çalmaya kalktığınızda herkesin hakkını açık açık yersiniz
gerçek aşk ehli başkalarına farz olmayanı kendine farz kılar farzı kendine farz olmaktan çıkaranlar sizdeki bu aşk aşk değildir
* hz. zeynep`in düğün yemeğine davet edilenler dağılmış sadece üç kişi kalmıştı bunlar oturup konuşmaya dalmışlardı efendimiz bu durumdan hoşlanmadı kalkıp hz. aişe`nin odasına kadar gitti
sonra birbiri ardınca ezvac-ı tahiratın da odalarına uğradı biraz sonra konuşanlar gitmişlerdir zannıyla döndü onlar hala konuşmalarına devam ediyorlardı resul-i ekrem efendimiz onlara bir şey diyemedi
tekrar hz. aişe validemizin odasına doğru gider gibi davrandı onlar da kalkıp gittiler efendimize haber verilince hemen geri döndü hücre-i saadete girdi
önceleri de hz. ömer ya resulallah hanımlarınızı perde arkasına alsanız zira, huzurunuza her çeşit insan gelir, gider derdi
Cenab-ı Hak tarafından herhangi bir emir gelmediğinden resul-i kibriya hz. ömer`in bu sözüne karşı sükut ederdi
hatta bir gün ezvac-ı tahirattan hz. sevde`yi dışarda görmüş ey sevde biz seni tanıdık demişti
bu sözü, hicab hakkında ilahi emrin gelmesini şiddetle arzu ettiği için sarf etmişti hz. zeyneb`in düğün yemeğinde de böyle bir hadise meydana gelince hicab ayeti nazil oldu
‘ey iman edenler yemek için davet olunmadan peygamberin evine girip de orada yemek vaktini beklemeyin davet edildiğinizde ise girin
fakat yemeğinizi yedikten sonra sohbete dalmadan dağılın bu hareketleriniz peygambere eziyet verir o da size bunu açıklamaktan sıkılır Allah ise hakkı açıklamaktan çekinmez
peygamberin hanımlarından bir şey istediğinizde de perde arkasından isteyin hem sizin kalbiniz hem de onların kalbi için bu daha temiz bir harekettir
ne Allah`ın resulüne eziyet vermeniz ne de ölümünden sonra onun hanımlarını nikahlamanız size ebediyen caiz değildir. muhakkak ki bu Allah katında pek büyük bir günahtır’
nazil olan bu ayet-i kerimeyi efendimiz dışarı çıkıp halka okudu bunun üzerine ezvac-ı tahirat da perde arkasına çekildiler
müslüman kadınların örtünmelerini emreden ayet-i kerime
‘ey peygamber hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle evlerinden çıktıklarında dış örtülerini üzerlerine alsınlar bu, onların hür ve iffetli hanımlar olarak tanınmaları ve eziyete uğramamaları için daha uygundur
mümin kadınlara da söyle gözlerini haramdan sakınsınlar namus ve iffetlerini korusunlar -yüz ve eller gibi -görünen kısımlar müstesna cazibe ve güzelliklerini açığa vurmasınlar’
şeytan, huzur-i ilahiden kovulduktan sonra ilk girişimini adem babamız havva anamıza karşı yaptı onlar cennette bulunuyorlardı
vesvese ile üzerlerine vardı amacı, yasak ağaçtan onlara yedirmek elbiselerini soyup edep yerlerini kendilerine göstermekti onları ayartmak için elinden geleni ihmal de etmedi neticede amacına da ulaştı
a’raf suresinin devamındaki ayetlerde insanlığa şu uyarı yapılır ‘ey ademoğulları şeytan, ana babanızı çirkin yerlerini onlara göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizin de -ayağınızı kaydırıp- bir belaya düşürmesin’
görüldüğü gibi daha ilk karşılaşmada cennette şeytan, insanın elbiselerini soymakta mahrem yerlerini açığa vurmayı başarmaktadır ilk yaratılış sahnesinde Rabbimiz bir başkasını değil de bu konuyu bizlere hatırlatmıştır
elbette ki bu, ilahi bir hikmet sebebiyledir kıyamete kadar şeytan insanı bu konuda rahat bırakmayacak beden mahremiyetine hürmetsizlik göstermesi için elinden geleni ardına koymayacaktır
mahremiyete özen gösterip göstermemek insanın ya kazanmasına ya da kaybetmesine sebep olmaktadır ya ilahi hoşnutluğa ermesine ya da bundan mahrum olmasına yol açmaktadır ya bahtiyar olmasına ya da bedbahtlığa düşmesine neden olmaktadır
İlahi değerler sisteminde insan, yaratıcıdan bağımsız düşünülemez aksine O, bizim yaratan ve yaşatanımızdır dünya ve ahrette koruyup koruyanımız hakiki dostumuzdur O, bizim gerçek sahibimizdir
bedenimiz de O’nun bize bir emanetidir dolayısıyla O’na karşı bir sorumluluğumuz şükür borcumuz olmayacak mıdır
insan, bedensel ve ruhsal yapısıyla eşsiz bir güzellik mükemmellik ortaya koymaktadır Yüce Yaratıcı, insanı yaratmış kendi ruhundan canlılık özelliğini ona üflemiştir
şu halde bedenimiz üzerinde O’nun tasarruf sahibi olmasından daha tabii ne olabilir islami değerler sistemi iffetli fert iffetli toplumu hedefler
bu sebeple beden mahremiyetini korumaya büyük önem verir kadının da erkeğin de kendini sergilemesini teşhir etmesini onaylamaz cinsel sapmalara giden yolları kapatır
cinsler arası ilişkilerde birtakım kurallar koyar mesela bakışların haramdan korunması tesettüre riayet edilmesi bunlardan bazılarıdır
nur suresi 30-31. ayetlerinde ele alınır burada bakışların haramdan korunması iffetli bir hayat sürdürülüp zinaya giden yollardan kaçınılması hem erkeğe hem de kadına emredilir
ayetin sonunda ‘temiz ve erdemli kalmaları bakımından en uygun davranış tarzı budur. ‘ ifadeleri gelir
bu uyarılar insanın manevi hayatının saf ve temiz kalması açısından son derece önemlidir çünkü cinsel dürtülere hitap eden bir zaman kesitinde yaşıyoruz
Rahmani duyarlılıklar değil şeytani yönelişler öne çıkmaktadır
dikkat edilmediği sürece insanların manevi hayatları kirlenmekte hatta kararmaktadır haya, namus ve iffet duyguları tarumar olmakta kalbi ve ruhi hayat felce uğramaktadır
nur suresi 31. ayette kadınlara kendi doğal güzelliklerini takılarını namahremlere göstermemeleri uyarısını yapar çünkü her iki cins birbirine karşı birer cazibe merkezidir bu, fıtratın bir gereğidir
bu anlamda erkeğin nazarında kadının konumu ayette ziynet/süs olarak nitelendirilir ancak kur’an, bunun açığa vurulmamasını aksine yine ziynet olarak isimlendirilen elbiseye büründürülmesini emreder
çünkü kadının bedeni bir süstür dolayısıyla değerlidir ve korunması gerekir demek ki kur’an’ın dilinde örtü sanıldığı gibi kadını değersiz bir hale getirmiyor aksine ona ayrı bir değer ve güzellik katıyor
nur suresi 31. ayeti kadınların halhal gibi göze batmayan ziynetlerini fark ettirmek için adımlarını yere vurarak yürümemeleri uyarısını yapar
burada da kadın psikolojisine dair bir işaret vardır kadının kendi cazibesini ortaya koyma arzusudur ayakları yere vurarak yürüme de bunun bir neticesidir
dün cahiliyede olduğu gibi bugün de vardır kur’an, burada bir yönlendirme yapmakta onun bedensel çekiciliğini ortaya koyma arzusunu toplumsal hayatta değil eşine karşı sergilemesini hedeflemektedir
bu açıdan, mutlu bir aile yuvasının kurulması devamı için kadındaki bu fıtri eğilim son derece önemlidir birçok yaratılış hikmetini içermektedir
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
öncelikle şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
öncelikle şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
İffetli fertler,iffetli toplumu meydana getirirler. İnsanın manevi hayatının saf ve temiz olması, İffetli bir hayat sürmesi onu toplum içinde de erdemli bir insan olma konumuna da yüceltir. Kadın ve erkekte,Kuran ayetlerinde belitildiği gibi tesettür öncelikle bakış ve göz'de başlar. Mahremiyet göz'de başlar. Bu dizi iffet ve mahremiyet,tesettür konusunu ne kadar güzel ve aydınlatıcı bir biçimde anlatıyor.Sn.redfer,büyük gayret ve bu yoldaki Paha biçilmez çabanız için teşekkürlerimle birlikte,selam ve saygımla,kutluyor esenlik diliyorum.
dün cahiliyede olduğu gibi bugün de vardır kur’an, burada bir yönlendirme yapmakta onun bedensel çekiciliğini ortaya koyma arzusunu toplumsal hayatta değil eşine karşı sergilemesini hedeflemektedir
bu açıdan, mutlu bir aile yuvasının kurulması devamı için kadındaki bu fıtri eğilim son derece önemlidir birçok yaratılış hikmetini içermektedir
Özet olarak hakikati en güzel bir biçimde anlatmışsınız hocam Kaleminize sağlık Esenlikler dilerim...
dikkat edilmediği sürece insanların manevi hayatları kirlenmekte hatta kararmaktadır haya, namus ve iffet duyguları tarumar olmakta kalbi ve ruhi hayat felce uğramaktadır
*** ÖNCELİKLE *** şiirini, beğeniyle okudum. Nice güzel şiirlere diyor, Şair Arkadaşımı, içtenlikle KUTLUYORUM...
“Allahümme salli alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve bârik ve sellim” Cenab-ı Hak bizleri Yüce Resûl'ümüzün (sav) şefaatine nail olanlardan eylesin inşallah 🙏 "Bir hayalim vardı Alemlerin Efendisinin hayatını bir eser haline getirmek" Rabbim nasip etsin inşaallah. Sayısız şiirlerinizle bizlere Yüce Resûl'ümüzü (sav) her zaman hatırlattığınız için Allah râzı olsun. Sonsuz selam ve dua ile. Allah'a emanet olun.
İnsanın manevi hayatının saf ve temiz olması,
İffetli bir hayat sürmesi onu toplum içinde de erdemli bir insan olma konumuna da yüceltir.
Kadın ve erkekte,Kuran ayetlerinde belitildiği gibi tesettür öncelikle bakış ve göz'de başlar.
Mahremiyet göz'de başlar.
Bu dizi iffet ve mahremiyet,tesettür konusunu ne kadar güzel ve aydınlatıcı bir biçimde anlatıyor.Sn.redfer,büyük gayret ve bu yoldaki
Paha biçilmez çabanız için teşekkürlerimle birlikte,selam ve saygımla,kutluyor esenlik diliyorum.