HANGINI YAZAYIM
Gün yeni vurmuş
Yumrutepe’ye, Kumtepe’ye, Asartepe’ye Gün yeni taramış yüksek tepelerin başını Göksü çoktan yıkamış koca dağların koca ayaklarını Söğüt silkelemiş yaprağını, Kurutmuş düşen çiğ tanelerini Kurbağalar sabahı karşılama derdinde Kuşlar daldan dala konmanın derdinde Koyun, keçi dağılmış dağın yamaçlarına At eşek düşmüş yollara Obacı kızlar helke sitil takmış kola Kimi çeşme başında vermiş mola Bir telaş bir telaş.. Kimi düşmüş değirmen yoluna Kimi başaklamanın derdinde daldaki son üzümü, son cevizi Kimi kesmiş kahvenin önünü, çökmüş masasına çayını yudumlar Kimi domuzun kırıp sürüdüğü bayam dalının derdinde Kimi ceyhiz derdinde kimi düğün derdinde Kimi dertsiz başını tarama derdinde Kimi tel tel yolunmuş saçının derdinde Şaştım kaldım hangını yazayım Derviş değilim ki dağ bayır gezip yazayım Asi kul değilim aza yanayım, çoğa azayım Ben eyisi mi kısa keseyim, susayım… İbrahim ŞAHİN |
Aza yanmak, çoğa azmak, evet enfes bir tespit.
Çok saygımla Üstadım.