HASBİHÂLKader beni gurbet ele atalı, Ne haldeyim ahvâlimi sor Gardaş. Soldukça renklerin mavisi, alı, Gözyaşımı çöle saldım gör Gardaş. Hüzünleri satırlara sererim, Gurbet elde can kuşumu yorarım, Yazmaz ise bu kalemi kırarım, Çile çile nakış nakış ör Gardaş. Efkârımı Toroslara yasladım, Rüyâları tek köyümle süsledim, Hayâlimde hep vuslatı besledim, Gurbet eller umutları yer Gardaş. Sılanın yolları sarpa sarıyor, Seneler geçtikçe daha yoruyor, Dermansızlık dallarımı kırıyor, Bundan gayrı vuslat hayli zor Gardaş. Kollarım dostluktan yana sallandı, Seneler geçtikçe çok şey küllendi, Vuslat uzak diyarlara yollandı, Sılada yaşanan günler kâr Gardaş Sen de öyle misin söyle ben gibi? Deryalar içinde yalnız can gibi, Galiba gelecek böyle son gibi, Artık yağıyor başıma kar Gardaş. Keder dolar içten içe inlerim, Yüreğimden gelen sesi dinlerim, Yarım asır nasıl geçmiş günlerim? Sabır ektim güller verdi der Gardaş. Gurbette solarken al pembe güller, Gözümden gönlüme akıyor seller. Mahzun mahzun öter dalda bülbüller, Bağ bahçe gülistan hepsi hâr Gardaş. Yâd ellerde mahkûmiyet dolmamış, Gözümde tüteni kimse bilmemiş, Gurbetle sılanın farkı kalmamış, Anlatmaya satırlarım dar Gardaş. On yedi yaşımda içtim bu zehri, Bunca sene çektim çileyi kahrı, Köprüler kırılmış, geçilmez nehri, Tüm yollar önümde gayrı sur Gardaş. Hayat kavgasında dik tut belini, Tevhidî ayarla sazın telini, Şiirle izah et bütün hâlini, Ozanların menziline gir Gardaş. Gazi Hüseyin KILBAŞ |