immortalizm -basitçe anlatsak çerçeve, pencere kokusu saksının fesleğen katlar, katar bir yerlerde, bir şeye, bir şeyler ateş itekler ya bazı toprağı yanarın ağzı köz dişlerinde dudaklarınla kavgalı çıkışlar zorlayan şişeyi cin taman insan bazı dövmeli kendini duyulmaz hiç olmazsa morun bir bayrak rengine evrildiği camlar kırılır yoksa gök duyarsa, canlar acır savrulan tüller yanıyorken kanatlarında olur , çan çalıp ezan başlar renk doğumu tutmuş bir duvarın sokağın tüm masallarını gerisingeri karanlık içine çektiği realizmin sondaları düş damarlarda çekimli şeylerin obrukları göğüslerin içinde olabilecek en kötü enflasyonun tutku eğrisinde gün som bir gülümseme, son bir kahkahadan önce akıl yumruğunu atsan ne ses yürütmeyen boşluğa skorları hayra yormayan öğle bülteni bir çeşmeden bir sahile yol sen içme demiyorum, yarasın, salınsın o salkım söğüt o kıraç tepeye gece saçlı fırtınalara sen ölümsüzsün, biliyorum fısıltısı bitmeyen toprağın kundağında ben böyle de sarhoşum dar bir boğazdan akmadan içmeden bir bu günü, gitmediğim uzağımda şimdi |