DİLİNE SORDUN MU HİÇ...
DİLİNE SORDUN MU HİÇ...
Hatırlayıp andıkça,incinsin kurusun bel, Duamdır gayrı sana, saçlara değmesin el, Didenin yaşı aksın,hep olsun çeşminde sel, Yaş dökerken o gözler,seline sordun mu hiç... Yürürken salınmasın,kıvransın ince belin, Göz yaşı kurumadan,ne zaman oldun gelin, Rüzgarda dalgalansın, durmasın saçın telin, Bensiz esmiş poyrazlar,yeline sordun mu hiç... Yâr kapıdan çıkarken,çekmiş gül yüze tülü, Başın eğmiştir bakmaz,odur mahlenin gülü, Sevdasız yâr almış bey,başından dökün külü, Sevdam al kuşak bağlar,beline sordun mu hiç... Göçmüşken diyar diyar,benden uzak yad ele, Benim derdimden yana,gören göz döndü sele, Kim kıymış sevdam bize,kalk bir söyle dön hele, Ben maşukun bedbahtken,diline sordun mu hiç... Taranmış dalga dalga,rüzgarda uçuşur saç, Sol elinde havlu var,sağ el tutmuştur bakraç, Dökülmüş göz üstüne,perçemin olmuştur taç, Okşarken namahremler, teline sordun mu hiç... Şeyhim;Derki o tenin,beyaz kefen görmeye, Duam vardığın namert, saç bağların örmeye, Mutluluk senden göçsün,ak eller gül dermeye, Beyaz tülbent takmış yâr, geline sordun mu hiç... Nurettin GÜLBEY Saat :01:57 22.10.2022 Yalova |
Sözlerinizi beğeni ile okudum,
Kaleminiz kavi, ilhamınız daim olsun efendim esenlikler dilerim.