SIRRINA ERSEM
Gönlümü dondurmazdım büyük sözü dinleyip
Kışlarda mı kalırdım yazın sırrına ersem ? Tanburu titretirdim, ney olurdum inleyip Yâr nefesi solurdum sazın sırrına ersem... Yalana meyletmezdim hep doğruyu söylerdim Her ânımda Mevlâ`nın adını zikreylerdim Hırsıma düşman olur şükrüme şükreylerdim Belki çoğu bulurdum azın sırrına ersem... Konuşunca dinletir, yazınca okuturdum Sevda şarkılarıyla âlemi şakıtırdım Dikene göğsü yaslar kanımı akıtırdım Güle bülbül olurdum nazın sırrına ersem... Üşenmez sevdam için yedi dağı aşardım Kadir kıymet bilenin eşiğine düşerdim Yunus ile bir olur hamken yanar, pişerdim Kor ateşte kalırdım közün sırrına ersem... Aşk ırmağı arardım gönülden gönle akan Sevgisiyle yoğurup hâlden hâllere sokan Görseydim ferâsetle, Hakkın nuruyla bakan Bir nazarla ölürdüm gözün sırrına ersem... Ne şeytanla ne de kör nefsimle dalaşırdım Gündüz yerde geceler semada dolaşırdım Her zerreden Esmâyı-Hüsnâya ulaşırdım Binden bire gelirdim özün sırrına ersem... Hayatın düğümünü ben çözdüm der miydim hiç ? Nefretin mezarını ben kazdım der miydim hiç ? Bunca yazdırılana ben yazdım der miydim hiç ? Ben haddimi bilirdim sözün sırrına ersem... |
İnanılmaz tat aldım şiirden..ahengi manayla bu denli uzlaştırmak kabiliyet işidir...ben de sırrına ersem :)
Tebriklerimle şairim...