on iki yıl on iki mevsimon iki yıl on iki mevsim bir tutam mavi bu gece kırık gönlümün isyanısın zindan gözlerinin on iki yıllık şavkındayım sensizliğim tetikte vuruyor bağrımı hatıran eylüllerde darağacı gençliğime varoş hanelerde türküler gürlerken gözlerime ihtilal nefreti yağarken on iki yıl ve on iki isyanlarım on iki bölüm on iki ölüm on iki efkar hazan yaprakları gibiyim savurgan ve atalarımın asi kanı gibi delidolu protesto ediyorum on iki eylüllerimi gökbörü yüreğimi hançerleyen gözlerin bozkırlarda ağlarken dört rüzgarlar hala seni göktürkçe gibi seviyorum uğruna bir çok ölüm yaşadım ulu kayın ağacı gibiyim sabrımla dört rüzgara küllerini savurdum umudumun bozkırlarda yeşersin diye on iki yıl on iki yurt ebediyen seninleyim ruhumun ruhunla rehin alınmasında ötükenden gürleyen akınlar gibiyim on iki yıl on iki savaş oniki mağlubiyetim sen zaman boyunca bahsettiğim mavi gözlü kadın ve damarlarındaki asalete ihanet sen tengri dağı bile yokluğunu tatlandıramaz sensiz ruhum mağlup firavun ateşinde hazan gibi soğuk ve renksiz her yurdum bir bilsen varlığımın sensizliği tamu rüzgar bir düzine kızıl güneş gibi iken hatırla efkarlıyım kavgalıyım kan revan ata yurdumun turkuaz gökyüzü tek tesellim gökbörü yüreğimi bir tek yıkan sen… |