ZEYTİN
BEN BİR ZEYTİN AĞACIYIM
Yusuf Yılmaz Siz, zeytin ağacını Sadece sofralarda, Sadece yemeklerde, Lezzetin kıralı mı zannediyorsunuz? Gündüzün kavurucu sıcaklığında Ona doğru koşup Gölgesinde otururdum. Hafif meltemi vururken yüzüme Sevda hayalleri kurardım. Gece olunca gel gel der bana! Ah! O hilalin en keskin haliyle Selam duruşu var ya Nasıl titretirdi Beynimi kemiren hatıralarımı… Düşen bombaları, Yakılan ağıtları, Kırmızıya boğulan renkleri, Mezar taşlarını… Zeytin ağacı benim Sığınağımdı, Dert ortağımdı. Bunca acıların, çilenin sonunda Zaferden sonra Yine senin gölgene koşmuştum. Çünkü bu topraklar Nice hainlerle mücadele eden kahramanların Şahit olduğu yerlerdir. Ben bir zeytin ağacıyım, Özümde şehitlerimin kanı vardır; Dallarım uzanırken maviye Gök bayrak olurum. Kınalı parmaklı kızların Eli yapraklarıma değende Derin sevdalara dalarım. Çağırır beni, Ayşe’m, Fatma’m, Zeynep’im. Dedem gölgende dinlenirken Alın teri damlar dibime. Yaslandığı gövdesi zeytin ağacı değildir elbet Memlekettir memleket. Yiğidin biri savaşırken Sakarya’da, Yavuklusu zeytin yollamıştı ona; Efkar dağları basınca, “Zeytin gözlüm” türküsünü söylemiştin bana. Ben bir Zeytin Ağacıyım, Sakın kesme! |