ESKİ ERZURUM'DA BİR TARLA ÖYKÜSÜ
Otuz ’godu’ duydun, anla altmış dönüm tarla
’Tump’ iki tarla arası, minicik bir yayla Sürü sokulmaz tumba otlar bir iki hayvan Otlatan çocuk ’hodak’ çalışır canla başla Köy korusu: "Yağmur yağara döner Hodak zağara döner Ho dedim demeyenin Yari ağyare döner." Yaylımdaki sürünün köydeki adı nahır İnek koyun at eşek hayvansız olmaz ahır Çift olmadan iş görmez köyün temeli öküz Zordur öküz zapt etmek çektirir epey kahır İki öküz koşulur pulluğun adı ’kotan’ Dört öküzle bir kotan toprağı söker toptan Tarla sarp mı kavi mi, hakkından gelir ’çoruş’ Çoruş öküzün yoksa öküz yetişir dosttan Köy korusu: "Kotan attım tarlaya Tarla tumbu parlaya Ho dedim demeyenin Son nefesi hırlaya... Kotanın altı çayır Gülü dikenden ayır Çok yalvardım Allah’a Rabbim yârimi kayır... Kotana bak kotana Kotanda maç tutana Çok acımam gelmekte Gece yalnız yatana" Tarla yeni biçilmiş adına denir ’hozan’ Ekip biçmeli elbet tembel çiftçi çift bozan Sen tarlana on verirsen o sana verir yüz Ek ekinin dök sapın olma avare ozan Köy korusu: "Karşıdan karşıya herg eden oğlan Hergi de hergi de terk eden oğlan" Ho ho’yla adım atar ahenk eder öküzler ’Herg’ ilerler gün batar, ’hagoslar’ yüze güler Arpa çavdar ve buğday... bismillahla serpilir Mendil gezer terli yüzde yükselir şükürler Köy korusu: "Ekin ekilen yere Sapı dökülen yere Can kurban canım kurban Tohum dökülen yere..."* M. Talât Uzunyaylalı *Rahmetli Prof. Dr. Sıtkı Aras Bey’in Erzurum’da Ziraat Kültürü kitabından esinlenilmiştir. |
Kaleminize sağlık.
Esen kalın.