HİSSETMEYİ HİSSET
MANZUM YAZI
--Bu gün senin yüreğinle hasbıhâl edeceğim dostum. 29.11.2007 -- De bana nerdedir canında can taşıyıp da canının acısını hisseden ana? De bana neden inandın sana hâlâ inanmayanlara ve neden yaktın hayatını, köz ettin canını? De bana can, Rabbi hissedemeyen gönüllerin gözlerinde ne var? De bana bunca insan bağırıp da duyuramazken sesini, neden fısıltın dağlar yüreğimi? De bana toprak iyiyi de kötüyü de içine çekip sarmalıyorken biz o köprüden geçebilecek miyiz karşıya, ar etmeden o sevgi seline? De bana can, bu yaşlı gözlerim gözlerinde mutluluğu ne zaman görecek? De, bülbüller neden ötmesin senin için? Neden oda denen dört duvar emanet canların yüreklerine daha, daha, daha çok canların sevgisini yüklemez? De bana can... Güneş, batıyı mı sever, doğuyu mu? Yeni güne hasretken bunca can, yeni gün neye gebe, de be can! De... dualarımda saklıyken umutların, neden emanet bu cana eziyet edersin? Sana bunca hayret ederken ben, sen neden bedeninden sıyrılmaya bunca hasretsin? De can... bana kurduğun dost sofranda ne var? Hüzün çiçeği seni anar, sen pınarlarından bir testi su getir bana. Ruhunun sıkıntısı ar etsin, aynalar da... Konuşamayan iskelet ağlasın, sal kendini sehere, döne döne bul ruhunun ışığını ve insanlığını yok edene bir yudum nefes insanlık eyle. De can... Altı üstü soğuk bir odacıkta kalınca bedencik, ruhun güzelliği ısıtmayacak mı o bedeni? Hadi can, de bana... Tükense de beden, erise de lime lime kılıf el tutmaz, göz görmez, dil konuşmaz, ayak yürümez, kulak işitmez olsa da ruhun, hangi yönden el edecek bana ’Mutluyum artık.’ diye? Serap Hocan |
Bu ne bir ruh güzelliğidir
Bu ne bir sevgi deryasıdır
kaleminiz daim ola Hocam can.