Lâl...
Sen erkek değilmisin.. gelsene.!
Dedi lâl... Duyunca dizlerde kalırmı hal,, Birden, buz gibi bir ter belirdi şakaklarında... Cehennem kokulu, han sokaklarında... Kuran dan aldığı ahlakıyla, Ayıp.!! dedi çocuk, küçücük aklıyla... Uymuyordu Kur’an nın, edep vurgularına... Yıldırımlar düşüyordu duygularına,, Yutkundu.. onun için hazırladığı cümleler, düşüyordu birer birer avuçlarına... Acıdı,, günlerce kaçan uykularına, Çevirdi gül yüzünü, uzak ufuklara... Olmamamalıydı lâl, böyle gözü kara, Düşmemeliydi,, şeytanın kurduğu tuzaklara... Direndi,,, savurdu o küçüçük yumruklarını canavar duygularına, Kovdu adeta, sinsice yaklaşan ifriti.! Buğulu gözlerle bakarken parmak uçlarına... Yuvasında titreyen gözlerini, çevirdi minarenin burçlarına... Bedenini sarsarak atan, bir kalbin vedasıydı artık bu... Bir iç çekti derinden, Olmaz dedi kalktı yerinden,, Kırılmıştı gönül, yıkılmıştı lâl i hederinden... Ona yiğitmi denir.!! dedi içinden, giderse ne farkı kalırdı it leşlnden.!? Sürükleyerek.. çekti bedenini,, Can feda.!! dediği bad ı meşrebinden... lacivert 24 |