Palaious
palaious
bir türlü öfke homurtusuna, dırdır esmesine^ yalan yağmasına, ucuz uçmasına isyan bayrağı çekemiyorum gökyüzümün. kalkıp gidemiyorum yanından ya bu kez son olursa’ diye diye. olur olmadık yerde rezil edip aşklarla yalanlarla aklımı çelse de akıl almaz sözler söyletmeyi de bilir şair dedin mi gök bir bardağı aniden devirir. niye yadırgansın yaralarla anılarla çizili isteklerim yazılmış bir yol gibi ikimizin temasına. nasıl siniyor içime kaybettiği halkların ve bizim de üç renk bir caddeye üç gün bir dalgınlığa denk gelişimiz. vazgeçtiğim tüm cümleler de vazgeçmediklerimle birlikte alkışsız dünyaya saçıldılar bozuk cümlelerin kopuk günlerin zorluğu ikimizin arasındaydı hep hep diyorum ya anlık bir ihtimal düşüncesidir aslında ya beni gözlerin tuhaf turuncularla görseydi akşamüstü ya o görseydi ya diğeri . insan nasıl korkmaz korkamaz ihtimallerin heyecanından * bir şarkı söylüyorsun bana ağzınla gösteriyorsun sevmeyi sonra benim ağzımla göstermesini denizleri ovalardan özlemesini yıldızla karışık kuş sesini tanıyorsun hayalet sürülerinle dürtülerimden çekiştirmeyi biliyorsun hep seni nasıl yenemeyeceğini hiçbir başkentin hep diyorum ya bir anlık duruşmasıdır oysa ikimizin göz temasının. sen diyorum ya. tanımıyorum bile seni. kim bilir kimi düşündüm bir mısra düşürmek için ve hangi gökleri feda ettim başka başka kadınlara. ve hangi sokaklarda çürük yalnızlığım , bir umutla sendeledi, düştü kucağıma yeniden. beni benden başkası nasıl’ken. zaten seni nasıl söyleyeyim . güzel yüzlü bir gökyüzü sessizce sevilmelidir sade. diyelim ki tepetaklak olmuşsun içimde hiçbir ses uyumu aramaksızın bir kaldırımda bir bankta bir martı uçumunda durmaksızın seni anlatmışım sen diyorum ya yeni gördüğüm bir leke gibi sırtımda bunca yıl kaşıya kaşıya ortaya çıkardığım gökyüzü değilsin uzakta kal . - Yusuf Tavusdağı |