Cesur Bir Korkak
Kristal kalp ve Demir bir zırh içinde
Kimsenin yaklaşamadığı ve çalamadığı İçinde sonsuz sevgi olan Dışarıda ise kin, nefret ve öfkeyle kurulmuş tuzaklar Ulaşılamayan bir kulenin en üstünde Yok kapı o kulede Soğuk ve acımasız bir sahip Yanında ise parçası olan yalnızlık Yakıştırmıyor kimseye Ne dostluk, ne sevdalık İnanmaz ve güvenmez Suratı asık ve korku nedir bilmez Korur onu her saniye Kimseye göstermez. Takar herkesten daha çekici maskesini Kurar tuzaklarını sahte gülüşleriyle Çeker kurbanını Sur’un girişine Alır kellesini bir kılıç darbesiyle Rolüdür onun neşesi samimiyeti, sevgisi Aslında oyuncudur kendisi kendisi gibi bilir herkesi Aptal bir Hergele Cesaret zırhındaki bir korkak Korkudan beslene beslene Oldu kendisi bir hortlak Korkusu değildi Yalnızlık Kalbi değildi Kırık Kandırdı kendini yazık Ezik bir varlık Güvendi Kılıcının en keskinine Çıktı ava en havalı maskesiyle Aldı karşısındakini hafife Avlandı bir gülüşe Kırılıverdi maskesi bir bakışıyla Deliniverdi Demirden zırh Çalındı kalbi bir konuşmasıyla Korktu sahibi bir anda Savunmasız kalmıştı Düştü kılıçlar elinden Çıplak kaldı savaşta Kaçıverdı hemen Kaybetmişti zırhını korkak Kalmıştı ortada çıplak Ne yapacağını bilemedi Kaldı hem yönsüz hem kalpsiz Kaptırdı kendini salak Çıkmadı kalesinden hiçbir yere Sandıki geri getirir kalbini eve Korktu karanlığı aydınlanacak diye Güneşten saklandı bir vampir gibi Sanki ışığı yakacak diye Kaldı sessiz, sakince Bekledi geri getirsin diye her gece Getirmedi kalbini Söylendi her gün kıracak diye Suçladı onu her saniye Lakin o vermişti kalbini Bile isteye Altemur Artun Çelik |