Bir Ölünün Ardından
Boynun ince dal gibi
Düşmüş yanına Tertemiz giyinmişsin Yüzün sarı Kucağında mayıs gülleri Hazırlanmışsın yolculuğuna Ölüler kentine gidiyorsun Akan suyun sesine benzer suskunluğun Kavağın gövdesindeki su Yürüdü toprağın çatlağına Taşın gözünden düştü iki damla Ben durdum taştan daha çaresiz Sözcüklerimi arıyorum ceplerimde Elime değen yokluğun ağır sızısı Akan suyun sesine benzer suskunluğun Dar vakitlerin sevdasıydı bizim ki Bilemedim acılara açılan yaralarını Şimdi suskunsun gözlerin kapalı Vakit ne kadar geniş oysa Mayıs güllerini toplayabilirdik Ceplerimizde ilkyaz yemişleri Ağzımız karanfil kokulu Dokunabilirdi ellerimiz ellerimize Akan suyun sesine benzer suskunluğun Sen ey yağmur! Yüzünü yıka güneşle Kutsal bir ritüele davetlisin Ağlamamak için geleceksin Vedamız ellerimizde kanayacak Ah bir dilimi bulabilsem ağzımda Birkaç veda sözcüğü mırıldansam… Suskunluğun sesimde çınladı… Nuray Çevirmen |
Ne güzel imgeydi...
Tebrikler şair...
Sevgiler...