KAYIP ŞEHİRLERKuşatılmış bir şehir sanki Tanıyamadım seni birden Oysa çatık kaşlıydı kaşların Kuyruk sırası beklerdi fırınların Ne olmuş sana böyle.. Daha doğmadan ölüyor kelebekler Annesinin memesini emmeden bir yavru kedi eziliyor ayaklarında Ne oldu sana .. Yaban bir kuşatma sanki Evlerin penceresinde camları tırmalayan çocuklar, Elleri kolları bağlı çığlıkları duyuyorum Demir kapılar vurmuşlar insan üstüne Açık ceza evi kurmuşlar bu şehrin merkezine. Pijama giymiş balkon pervazları Bir sinyal sesi duyulmayan aklı uyutan Kuşatılmış bu şehir.. Sanki içimde bir ben daha var Beni yöneten.. Aklımı başıma getiren ... Büyüttüler seni keşke Hep küçük kalsaydın Köşe başında duran , kerpiç evin yanında olsaydı bilek taşı Kör bir bıçak kesti yüreğimi Tanıyamadım seni .. Çıban istilası sanki Dağları kesiyorlar Orman gibi Çığlık çığlığa bulutlar Gök yere karışacak Ondan korkarım Varlık içinde yokluk istilası sanki Ne bu zenginlik sende Babadan kalma ceviz ağacın Sahi nerede? Bir vakit gelmiş , geçmiş Anlaşılan iyi bir yaban rüzgarı Bütün hayatımızın üzerinden Silindir gibi ezip geçmiş Estetik bir operasyon geçirmiş Gibi herşey sahte Dil bana yabancı Şehrim bana yabancı Çamurlu bir halı serilirdi sokaklara Yağmur yağdığında Çizmesi delik çocuklar oynardı Şemsiye uçuran rüzgârlar Yerini fırtınaya bırakmış Dön bir arkana bak Ayak izleri kimlerin kalmış Tarih ne için savaşıp Gençliğini bulutlara asmış Ayşe caniberk Gümüş kalpler |