29
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1478
Okunma

Güneş tenimden çekilen
mor dağların ardına
kaybolan sıcaklığı aşkın
karanlık gecelerde üşürken
kar/akışların kaldı bana...
Vurunca ayrılıkların kasırgası
koptum gülce dalından
doğmamacasına gün
düş kırıklarına kapandı zaman
gülüşünde yitirdim mevsimleri
karşımda sessiz sessiz
konuşan gözbebeklerin
uzun uzun bakışların kaldı bana...
Sararıp soldu meralar
erken çöktü kuraklık
deşildi yüreğim aktı yaralar
dağlarda değil artık
sürmeli ceylan gözlerin
çığlık çığlık
çığlar eridi uçurum diplerinde
köpük köpük ç/ağlayanlarca
çıldırtan akışların kaldı bana...
Tatlı suyun tuzlusuna karıştığı,
deltasında bir nehrin
kız kuşlarının sarıştığı
aşkına sığınmış bir insan
kuytusunda kamışların
’Dön!’ diye ardından
içten içe yalvarış
yakarışlarım kaldı bana...
Anlamını yitirdi uzaklıklar
hangi yıldıza uzansam
kayıyor avuçlarımdan
sen ki
geceler taşırdın gözlerinde
hilâlinde
ay doğardı yüzüne
bebeğiyle gönlümü vuran
kirpiklerin, kaşların kaldı bana...
Sevda seli bir nehir
yudum yudum içtiğim zehir
sen hiç tükenmedin
türkü türkü ağıt ağıt
beni bensizliğe terkettiğin şehir
dağıttım ne varsa yağmurlarla sağanak
beynimde şimşek çakışların kaldı bana...
Şaban AKTAŞ
31.07.1998