Acılar istemiyorumŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Acımasız hayatta iyi giden ne var?Ya hep yokuşlar,ya hep baş aşağı düşüşler.Üzerinde yürümek zorunda olduğumuz noktalardan oluşan çoğu kırık çizgilerin üzerinde sek sek oynar gibi zıplamak...Düşmek yok ,yoksa kimse tutmaz elinden Mevsime göre ya çamur deryasında ,ya da karlar arasında yok olup gidersin.Kıştan sonra hep beklenir ya bahar,boşuna bekleme hiç boşuna,bir kaç çiçekle ne bahar gelir ne de bir kaç dalda acı meyvesiyle yaz.Yine de hüzün dolu gönlünde yaşa ne varsa düşlediğin.
Önce yapraklarımdan
Sonra da filizlerim derken, Dal dal ayrıldım ben benden , Ve soyuldum iliklerime misali… Kabuğumdan ben, Ben yalnız ve korumasız kaldım işte. Hep acı ve keder ile kahır çeke çeke, Kalmadı özümde bana ait hiçbir şey. Yıllar içi böceklenmiş ağaç köküne çevirdi beni. Ne mümkün kök salıp , filizlenmem artık. Ben bende yok oldum işte. Evet biraz geçmeli zaman , Bir avuçtan katre katre damlayan ya da kırık testiden , Su misali … Gönlüme ferahlık damlatmalı. Bir karanlığa sızan ışık huzmesi gibi Yüreğime düşen bir fiske ışık bile olsa aydınlanmalı. Doğrulabilmeliyim çakılıp kaldığım yerden, Ya da belimi düzeltebilmeliyim . Karların onca ağırlığına rağmen , Doğanın inadına ,baharda açan . Kardelen ,lale , sümbül, Ya da başak tutacak ekin olmasam da . Bir kır çiçeği demeti gönlüm olmalı benim. Kendi kendine açıp yalnız solan. Dayanamam artık lahana gibi acılarla, Yeniden kat kat bürünmeye. İstemiyorum acı dolma içi olmaya, Dayanamam artık ezilmeye , Hoyratça yoğrulmaya hoyrat ellerde. Çökmüş bedenimin üstüne, Al mı, beyaz mı yoksa mavi ehram mı sarılsam . Al ehramlı kadın mı olayım, Duvarları yıkık hamamın bacasında ayak üstü mü beklesem , Ya da beyaz ehramlı annem gibi adım adım mı takip etsem çocukları . Her gece rüyalarına gireyim teselli vermek için, Ya soğukta açıkta kalan bedenlerinin her ürpermesinde, Ya da sıcakta kavrulan bedenlerine, Bazen sıcak bir esinti ya da ılık ılık esen rüzgar olayım, Ya da katre katre su mu olsam . Mahşere dek peşinden koşacağım kimseler yok, Yoksa mavi ehramlı ezem gibi mi olsam , Tutunacak kuru bile olsa bir dal arasam, Fark etmez benim için artık hiçbir şey. Ama acıları istemiyorum artık. Dayanacak gücüm kalmadı benim . Kaybetmek istemiyorum kuru dal bile olsa, Kırılmasın hayat dallarım. |
bir tutam kışla gelirsin karşıma
alnımı teri düşer ayak uçlarıma
ıssızlığım çıkıp gelir kuytulardan
örselenmekten yorgun düşmüş saçlarım
yanar tutuşur eczasız bir kibrit ateşinde
hüvviyetim, hürriyetim
aksi seda olmuş gülücüklerim
çıkıp gelse şimdi şu yokuştan
mavi ehramlı ezem
üşüyen ellerime değilde
titreyen yüreğime derman olsa
"başak tutacak ekin olmasam da"
nar bahçesi sanma zamanı
yorgun düşmüşüm kızlca kıyamet şafaklarda
darağaçı bir düş içindeymişim
yıllarca koynumda taşımışım celladımı
ölmek ar değil de
görmeyen kalbimin körlüğüne ne deyim ben
"Mahşere dek peşinden koşacağım kimseler yok,"
koşmak...
ağır aksak adımlar....
vakit sürgün
sözcükler ıssız
cibiliyetsiz ikrarlar
düşmüşüm kanat gerdiğim yuvadan
benim daüamıdaki acı seni de yakacak bilesin
öksüz bir mekandayım
yetim sözcüklerim allaha havale
içimde hüzzam bir tortu
tutunuyorum
herkes ettiğini bu alemde görecek
ve sanma ki o kartal kanatların seni
kaf dağından öteye taşıyacak
ve gün gelecek
bir bayram sabahı
bir sevginin ahı
ve bir bilinmezin günahı...
söylesene neydi yaşamak....
kıymetli hocam fırsat bulup da şiirlerinizi okuyamamıştım
şu anda üç şiirinizi peşpeşe okudum ...
şiirlerinizi tınısı, vurgusu, öyküsü derinden yaraladı beni...
affınıza sığınıp bu şiirinizin bendeki yansımasını yazdım uzunca
hoş karşılarsınız inşallah...
daim saygımla