KABAHATİN ÇOĞU"Koyun gibisin kardeşim, ............................ kabahat senin, — demeğe de dilim varmıyor ama — kabahatın çoğu senin, canım kardeşim! " Nazım Hikmet Ran ................................................. KABAHATİN ÇOĞU (4+4+4+4 Duraklı hece vezniyle) En üst düzey medeniyet bir hedefti, çıkamadık, Tembelliği, yobazlığı, hurafeyi yıkamadık. Üretmeden tüketmekten vaz geçmedik, bıkamadık; Doğru yola, seksen yıldır, taş koymadık taş üstüne... Hak- hukuk ve adalette, bir düzeye ulaşmadık, Çoklar, azı döverken biz, hep seyrettik, bulaşmadık. "Hepsi bizim olsun" dedik, ve hiç hakça bölüşmedik, Komşumuz aç yatarken biz, pasta yedik aş üstüne... "Yurtta sulh ve cihanda sulh" demiştik, hiç dost kalmadı, "Demokrasi" sözcüğünün, bizde içi hiç dolmadı. "Kula kulluk" kolay geldi, özgürlükler yol almadı, "Reis" seçtik, o ne derse, her tür emri "Bâş üstüne"... Seçtiğimiz yönetimler, kendisini ilâh sandı. "Çoğunluğuz" diyerek her yaptığını mubah sandı. Atatürk’ün yolunu da, baştan başa günah sandı, Bin bir türlü yanlış yaptı, hep bir doğru iş üstüne. "Fetö"yü de, dindar diye, ne çok sevdik, kardeş sandık. Ucu bize dokunup da , can yakınca, geç uyandık. Ateş düştü şalvarlara, tüm milletçe fena yandık, Bıçak girdi böğrümüze, sol taraftan, döş üstüne... Bir "Cemaat" kisvesinde, tüm devlete süzüldüler Saklandılar hep pusuda, sinsi sinsi büzüldüler. Önce destek bulsalar da, en sonunda dizildiler Şiş kebaplık etler gibi, ateşteki şiş üstüne... Ve "Avrupa Topluluğu", çok cazip bir niyet diye, Çiftçimizi, besiciyi hep yok ettik, diyet diye. Sonra, ithal edip sunduk: "İşte, ucuz bu et" diye, Bilgisizce işler yaptık, hep hayâl ve düş üstüne... "Eyy Almanya, Amerika" diye ne çok nutuk attık, Her kavgada yenilsek de, hiç doymadan kavga ettik. Hiç bir oyun öğrenmeden, güreşte hep "tuş"a gittik Hakemler de taraf tuttu, biz tuş olduk, tuş üstüne... Bu durumdan, beraberlik ve birlikle çıkılacak, Tüm yumruklar, Atatürk’ün sevgisiyle sıkılacak. Ayakları üzerinde duramayan yıkılacak; Canlan! Çünkü, tüm çakallar üşüşürler leş üstüne... Ünal Beşkese (2017) |
sonrada sövüşleyip kaçıp gittiler şimdide üğraş düzeltmeye