HİLYE-İ HAKANİ MÜBAREK KAŞLARI
MÜBAREK KAŞLARI
Böyle nakletti Hakim İbn-i Hizam O Allam Resul’ün kaşı büklümü Gösterişte hilal ile ortaktı Yeni ay gibi ince ve uzun Çekse ezel pergeli onun gibi Kaşının pergeline benzerdi hilal Fetih süresiydi o ay yüz(305) Kaşlarının uzantısıydı Bismillah O güzel kaşları mihrabı O’nun Kıblegahıydı bütün dünyanın Bağlanmasına gönül kuşunun Ya meğer iki çengel gibiydi o kaşlar İki yay kadar zikredilmesinde açık Amaç o keman kaşıydı hemen Yeni ayın belini büktü teklifsiz Gökte o hançeri o şerefli kaşların Gücünü yok etmişte arşın (310) Kaşının eğrisi Alemlerin Peygamberinin Hilale benzerdi her yönden Yani ince ve uzun idi gerçekten Kaşlarını anlatamaz söz ustaları Sarf etseler de ne kadar ince hayal Ne gayretler sarf edilse de her an Sözler biter tükenir beyan Tevhit kılıcı O Resul’ün Sanki çekili iki kılıçtı onlar Hasılı ince ve uzundu o kaşlar (315) Reyhan demetinden bir bağdı sanki MÜBAREK BURUNLARI Ay alınla o şerefli burun Hem güzeldi hem hoş ölçülü ve latif Kaşlarına yakın olan yerde Biraz yüksekti der Cabir Görünürdü o Arab’ın Peygamberi Karşıdan görünürdü biraz yüksekçe Hem o kaşı ile burnu arası (320) Kaf ile Ha şeklindeydi aynen O kadar güzeldi o şerefli burnu Edemez marifet ehli tarif Sanki koymuştu yüce talih güzelliğin ruhuna Nasıl yakışmış gümüşten pazıbent Arşa asılmış kılıçtı ya meğer Güzel yüzündeki burun hoş ve güzel Sidre’den ayrılınca emin ruh(325) Gül gibi kokusunu alırdı hemen Devamlı o devletli burun Alırdı Hakkın yakınlığı kokusunu MÜBAREK DİŞLERİ Nebini öz hanesinin munis evladı Enes din Kabe’sinin yolcusu Şiire döküp inci dişlerinin Anlattı o biricik Padişahın Dişleri temizdi hem de seyrek İnci dişlerinden idi yeğ Açsa hazinelerini o şerefli deniz (330) Köpüğe dönerdi sedef içindeki inciler Ahmet Kemal |