EY! İSTANBUL
Yüzyıllardan tarihin izlerini taşıyan,
Medeniyet, kültürün terisin Ey! İstanbul. Yetmiş iki buçuk tür insan var ki yaşayan, Ulusun gönlündeki yerisin Ey! İstanbul. Uğraktır, gelip geçti, göçler, kavimler, boylar, Deniz akar boğazda, cennet misali koylar, Dağında, ovasında koşardı Yılkı taylar. Asya’dan, Avrupa’dan berisin Ey! İstanbul. Bizans’ın oyunları tezgâhını kurmuştu, Ana, Baba, kardeşi birbirini vurmuştu, Galata’nın sarrafı hazineyi bulmuştu, Şu koskoca âlemin varısın Ey! İstanbul. İnancın ve dinlerin beşiğidir var olan, Surları, Mabetleri, zaman ile yorulan, Erkek, dişi melekler, tartışılıp durulan, Dipsiz kehanetlerin sırrısın Ey! İstanbul. Müjdelenmiş o zafer ufuklardan belirdi, Bıyıkları terlemiş, On Sekize gelirdi, Gemileri karadan yürütmeyi bilirdi, Gelin gibi al duvak, durursun Ey! İstanbul. Kimler hayal etmedi, kimler görmedi düş de, Ulubatlı Burç’una sancağı dikti beş de, Tam Yirmi Dokuz Mayıs Bin Dört Yüz Elli Üç de, Fatih Sultan Mehmet’in Yar’ısın Ey! İstanbul. Sırlar dolu bu şehri kim gitmedi gezmeye, Uzaklardan olsa da göz ucuyla süzmeye, Taşı, Toprağı altın diyen koştu kazmaya, Zengin, Fakir herkesin karısın Ey! İstanbul. Bin yıl geçse çözülmez tarih dolu sırları, Özlem duymak ne güzel amber kokan surları, Yedi tepe dört mevsim tarihi sarayları, Tüm dünyanın başkenti, ser’ isin Ey! İstanbul. Koşa koşa gelecek nice canlar tanırım, Senin bizi çağırıp durduğunu sanırım, Mevsim bahar olan da hayale inanırım, Şu çırpınan kalbimin Er’isin Ey! İstanbul. Ne dağ kaldı ne tepe yeşilini yediler, Nerede boş yer varsa gökyüzünü deldiler, Nurlu bakir yüzünü kabir gibi ördüler, Aşklar hürmeti Mevla’m korusun Ey! İstanbul. Ozan Baki söyler de ağır işte bu konu, Her semtinde var elbet inançların ikonu, Savaşlara kilit ol, doyur acı, tokunu, Mahşere değin şanın yürüsün Ey! İstanbul. 29522Mümin Üstün |