Derya içre susuzluk
benim gibi o da şaştı dengeyi
kara talih bana alık bakıyor bilmiyorum artık ili bölgeyi bastığım topraklar cılık çıkıyor dıştaki ıstırap artık içleşti ciğerin yüreğin içi hiçleşti nefes alıp vermek bile güçleşti git gel oyunundan soluk bıkıyor içimde muhabbet aşkı yanardı gözlerim aşk ile akan pınardı cemaat benzimi naif sanardı berber yüze tuhaf kılık dokuyor hayat bölüşmekse payımda ne var bilmiyorum dünya bana neden dar amansız yağıyor tepelere kar ılıcanın suyu ılık akıyor benden uzaklarda nerede durdu meskûn mu metruk mu yarimin yurdu tam kendime geldim çok ağır vurdu didarı darbeyi ru-luk çakıyor* arada bir nüzül iner âsaba tedavi yöntemi gelmez hesaba itimad mı olur böyle kasab’a martıyı denize yoluk sokuyor arının bal yapmak yok kudretinde bahçemde çiçekler ot suretinde kuşlar da ağlıyor gül hasretinde şeyda bülbüllerim yılık şakıyor içimi dökmenin sırası geldi kırmızısı geldi karası geldi suların kıtlığa varası geldi kuru göller ölü balık kokuyor maceracı kalbim belaya dalar zamansız gürleşir zamansız solar Aydın der ki sicim gibi damlalar katı gözyaşlarım oluk tıkıyor * Biraz Farsca: Didar = yüz güzelliği, Ru = dudak. 10 Nisan 2022. Aydın Bayrakdar |