KIRIK KEMANIN SESİ
Elinde kemanın
veda busesi çalarken Şimdi, bir dilenci oldun yaşamın tam ortasında... Ne çok tın var bende İçimdeki tonlara Ses verecek bir nota çizemedim ... Kendini arıyorken Asi parmakları yaralıyordu kendini Solmuş İsimsiz bir çiçekti kenevir kokusu sinmiş ti üzerine... İsyankâr aşk .. rengini boyamıştı yeşile Tel tel sarıyordu kendini çarşaf gibi Bir iç çekiyordu kader ağlıyordu Bir iç çekiyordu vedalar kol kola giriyordu.. Zeytin köy sokaklarının Çukurları içinde kendi arıyordu bu şiir.. Sokaklarda kaybolmuştu kimliği Asi parmakları , el uzatıyor Bir şişe şarap , bir kibrit kutusu mutluluk Yokmu bir ölüm harçlığı Kopmuş kemanın teli Çalmaz artık bu eller seni Nağmeler mum gibi erimiş Kelimeler kifayetsiz Ömrün yarısında bir cinayet Bir nefes ,bir heves Kendi masalında Kendini arar. Bu şiir Kimi derdini, Kimi zamanı, Kimi veda ettiği günü .... Dinler okudukça! Anlamaz kimse ne dediğini... Çünkü kimse sonuna kadar dinlemedi Çukurun içine düştü bir kemancı Veda busesi çaldı , Asi parmakları Son darbeyi vurdu sineye Adı kaldı Yazı kaldı Sır kapısı kapandı .. .. Sus kemancı Acıyı tarif ediyor sesin, Bir ananın feryadı çınlatıyor kulakları Bir kuşun intiharı sızlatıyor kemikleri Hüzün çalıyor , Asi parmakların Bir yüreğe iki kurşun yarası sığmaz Vakit ayrılığın saatini , kurmuştur çoktan Güneş bir daha doğmaz... Kemanı kırık bir berduş arıyorum Belki bir deniz kıyısında , Belkide bulutların üzerinde, Yıldızları giymiştir üzerine Karanlığa sarılmış, Herkes onu adam sanıyor Oysa kimliğini kaybetmiş Kırmızı elbiseli bir şiir di O İçi Sökük Elbisesi yamalı bu hayatın Ne giydiği umurumda değil Süslenince kaldırım çiçeği Soyununca cennetin kurumuş bahçesi Ayşe caniberk Gümüş kalpler |
emeğinize sağlık
kutlarım...