CENK HALİNDEYİM GÜN VE GECE...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Yitik bir rengim ben: kemanın yayında gidip gelen kelebek gülümsemelerim, öğün atladığım yetim bir düşüm ben, sevgili: İçine düşülesi aşkın gözleri yaşlı neferi Kazık kaktığım aşk ve bu efsunlu gezegen Manivelası yüreğin Hem hem kıt kanaat sevenlerden olmadım ben Kokladığım kadar yalnızlığı uzayan bir yolun yolcusuyum Kördüğüm varlığım hazanın da yoldan çıkmış rüzgârıyım İçime tersten estiğim Esip de gürlemediğim koca bir yalan Ben bu dünyada en çok sessizliği giyindim Şüheda öğretiler asla değil dünde kalan Siması tanıdık bir mısrasın sen, sevgili Semazen yüreğin de telaşı Hicap yüklü bir bekleyiş Ne çıkmış ki bu sevginin de tekelindeyim Tek tük gördüğüm değil Hepten ördüğüm bir hırka Rengi soluk pembe Yüreğin de yırtık fanilası Hala üzerimde yalnızlığın kokusu Bin bir edayla nükseden gecenin satır arasına Kondukça sesi Kovdukça iblisi kapımdan Ve işte seğirten zaman ve mekân Bense boyutsuzluğu üstüme geçirdim ezelden Manivelası mevsimin Matemin de ön görüsü Yoksa durduk yere sever miydim? Gönül bahçem Yürek pervazım Yandıkça uçları eteklerimin Dökülen taşlar ne ki başıma yediklerimin yanında? Yedeklediğim bir şiir bir günce Yatıya kalan günün de ertesi Hala mı karanlıktır ufuk? Hala mı kararlıdır yürek? Hala mı hatırşinas ve sulu sepken gibi yağdığım Yağmalandıkça içten içten Muhbir bir sözcük gibi Esmesi an misali Evreleri kayıp bu aşkın Yeltendiğim kadar sonsuzluğa Ucu bucağı yok da acıların İçimi açtığımın ertesi Aymazlığı sözcüklerin ne çıkar ki yarına kalsa gerisi? Yâd edilesi bir mihrap konduğum Yaren bildiğim mehtap bodoslama vurulduğum Yerle yeksan dünyam dünümde de saklı bir gizem Hüznüme renk veren turuncu güneş Hüznümle sektiğim bin bir dilek İçimde devinen beyhude kuşlar Kanatlarım kırıksa kırık ne var ki? Yeniden doğmanın da müjdecisi Şiire katık yaptığım inanç ve sevgi Nazenin gülüşüme de ortak melekler Akseden gülücüğün perdesine gizlenen renk renk kelebek Ve işte takas yaptım ben duyguları Kaydıkça bu kaygan zeminde Ertelediğim mutluluğa ramak kala Bir seviden çıkıp da yola Varamadığım yakası sevdalı şehrin Nasıl ki kat izimle mevcudiyetimi ispatladım Bir fermandan da öte fedaisiydim ben bu imkânsız aşkın Cenk halindeyim gün ve gece İçimde delişmen rüzgâr Bir avazda doğan ay ve güneş Ve işte sekiyorum sonsuzluğa Verdiğim her molada baştan sona sayıyorum Adeta yeni doğmuşçasına Şiirimin elbet yeniden doğduğumun müjdecisi… |