ANLATMAYA SÖZ YETMİYORGitsin desem de gitmiyor Bitsin desem de bitmiyor O geceki güzelliği Anlatmaya söz yetmiyor Nerede o güzel atlar Çayır çimen kırda otlar Yüzünde gonca gül toplar Anlatmaya söz yetmiyor O ilk gençlik ilk heyecan Kâlbimde aşk, şevk ile can Gözlerinde kahve fincan Anlatmaya söz yetmiyor Ay güzelim belin ince Gül goncası dalın ince Yüzüne dalıp gidince Anlatmaya söz yetmiyor *** Yüzünde ay gecede gül İsmindeki hecede gül Sende Nisan, bende Eylül Anlatmaya söz yetmiyor Aşkla gönül yol yorgunu Yüzün gonca gül sürgünü Yaşanan en güzel günü Anlatmaya söz yetmiyor Güzel Atlar Ülkesinde Ateşle dans gecesinde Kâlp yanardağ zirvesinde Anlatmaya söz yetmiyor Aşk ile tutuldum güle Kül savruldum yelden yele Dokun Aktaş telden tele Anlatmaya söz yetmiyor Şaban AKTAŞ 21.04.2022 - 13.23 Görsel: Şaban AKTAŞ GÖZLER AŞKIN SÜZGECİDİR Gözler aşkın süzgecidir Süzülür kirpikler kaşlar Buram buram buğul buğul Süzülür imbikten yaşlar Sımsıcak bir çay bardağı Hasretine say bardağı Kaynar kâlbin yanardağı Lâv lâv olur y/akar âşklar Anla biricik sevgilim Kızarmış ekmek bir dilim Çay süzgeci, ne bileyim Göz göze gelmeye başlar Gözlerin zeytin tanesi İçinde gönül hanesi "Aşkların en şahanesi" Göz üstünde kalem kaşlar Şaban AKTAŞ 20.04.2020 KALBİNİ SEV! Toprağa atılan tohum Günden güne boyatıyor Gelince gün dönüp geri Toprağına yan yatıyor Kara toprak yeşil yaprak Güneş, su ve yelde hayat Her nefeste kâlp atarak Kan veriyor can katıyor Ömür boyunca çilesi Kâlpler hayatın kölesi Çalış habire ölesi Dur duraksız can atıyor Kalbini sev iyi kolla Hiddetlenip zorla yorma Dikenler üstünde durma Acı içten kanatıyor Kadir kıymet bilmeyene Yüzü kâlpten gülmeyene Gidip geri gelmeyene Paşa gönül can atıyor Dalıp boş hayâle düşe Kurban olur bir gülüşe Boşalan kadehle şişe Boşuna zaman yakıyor Her âşığın kâlpten sözü Yâr gözünden alır közü Güneşe dayanır özü Akşam olup gün batıyor Aşık Aktaş aldı sazı Vurdu tele düştü sözü Bir tek saza geçti nazı Gül kâlbini kanatıyor Şaban AKTAŞ 20.04.2021 - 12.25 TAŞLAMA Katar katar kervan İpek Yolu’nda O günden bu güne kaç yüzyıl geçti Altın saat zincir köstek koynunda Hanımlar beyler ne güzeller seçti?! Eşyanın değeri nedretten gelir İnsanın değeri fazilettendir Her insanın canı teni ettendir Bir deri bir kemik ne canlar geçti?! Bu ne ayak uyak ne tür sıkıntı Can simidi de yok büyük çöküntü Enkaz altında bir hır gür gürültü Politik/acı/dan canlar ne çekti?! İnsan ol da sakın aşma haddini Doğru değil miydi öğren şu dini Mora Eflak Buğdan ile Budin’i Ölçtüm tarttım biçtim, ele ne geçti?! Gerçeği görmeyen emmiler mi var Tuzu kuru çayı demliler mi var Altın elmas yüklü gemiler mi var Korsanlık dünyadan fezaya geçti! Can sıkıntısından patlar haldeyim Yürüyorum akşamüstü yoldayım Cebim dar olsa da dili baldayım; Saray sofrasında kim iftar açtı?! Doymak bilmeyen hırs ne güne kadar Elden aldığını cebine katar Ben şuyum ben buyum palavra atar Kaç paçavra kuru boş sıkı geçti! Ona göre doğru bir tek ondadır Gerçeğe bakarsan o en sondadır Doğru bilim ile aynı yöndedir Başa ne aymazlar gafiller geçti?! Bilinen değerler tersine döndü Bir virüs yüzünden çok ocak söndü Bilen bilmeyeni toprağa gömdü Zaman boşa nutuk vaizle geçti! Yolun ortasında dikildim kaldım Biraz soluklandım çokça daraldım Ele bir kâğıtla bir kalem aldım Aktaş’ın taşları başına geçti! Şaban AKTAŞ 20.04.2021 - 20.05 |