AÇLIKŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Açlık ve çaresizlikten intihar eden genç bir annenin öyküsü. Her kelimesiyle gerçek ve benim yaşadığım bir olaydır. Genç bir kız sevdiği delikanlı ile küçük yaşta evlenir. Ancak içindeki okuma hevesi nedeniyle üniversite sınavına girer ve eşinin rızasıyla öğretmen okulunda okumaya başlar. Mezun olduktan sonra eşiyle anlaşamaz ve ayrılırlar. Bu sırada genç kadın tayin beklemektedir. Çocuklarını alır ve yalnız başına bir ev kiralar tayin haberini beklemeye başlar. Fakat Eylül’de tayini çıkmaz. Elindeki hazır parada bitince çaresizlik içinde çocuklarının öğretmenine durumu anlatır. Öğretmen ile birlikte valiliğe, belediyeye ve değişik kurumlara giderler fakat bir destek bulamaz. Faturaları ödeyemediği için elektrik ve suyu kesilir. Bakkal da artık veresiye vermez olmuştur. İki gün boyunca evde kalan son yiyecekler ile çocuklarını doyurmaya çalışır kendisi yemeden. Son gün evde hiçbirşey kalmamış ve artık kadının canına tak demiştir. Bunalıma giren kadın o gece çocuklarını uyuttuktan sonra pencereden atlayıp canına kıyar. En kötüsü de bütün bu olup bitenlerden komşuların haberi yoktur.
Evimim karşısında bir ev vardı boş duran
Nicedir bulunmamıştı içini dolduran Bir gün genç bir kadın taşındı yalnız başına İki de kızı var girmemiş yedi yaşına Komşuluk hakkındandır gidip sormak halini Yardım etmeli varsa gidermeli derdini Ben yalnız bir adam gidemedim korkumdan Halin nedir? diye soramadım utancımdan Bazen duyardım neşeli çocuk seslerini Baksaydım görürdüm eski püskü üstlerini Mehtap çıkmış gökyüzü pırıl pırıl yıldızlı Bir gece ansızın kapım çaldı hızlı hızlı Hayırdır inşallah kimdir o diye bir soru Birden beliriverdi iki polis memuru Dediler duydum mu hiç gürültü, kavga falan? Vallahi duymadım bir şey, yoktur bende yalan Daha demin neşeli çocuk sesleri vardı Herhalde şimdi onlar çoktan uykuya daldı. Yok! Dedi polis, sırtını duvara dayayıp Komşun canına kıymış pencereden atlayıp Yoldan geçen yolcu bulmuş cansız bedenini Komşulara sormuşlar ölümün nedenini Hiç kimse bilememiş o gece olanları Sonra hatırlamışlar geride kalanları Yahu! Bu genç kadının iki çocuğu vardı, Şimdi o masum yavrular ortada mı kaldı? Diyerek koşuştular hep kapının önüne Neden atlamış? Diye sordular birbirine. Polis bir mektup uzattı eli titreyerek Dedi ki – Ölümün sebebi bu olsa gerek. Mektuptaki her bir satır saplandı beynime Bu ölümün günahını yükledim kendime Üç adım ötemde bir kadın ve iki çocuk Sarmış bütün etraflarını diz boyu yokluk Üç gündür hiç lokma geçmemiş boğazlarından Hiç kimseye diyememiş halini arından O gece çocuklar kadından istemiş yemek Yemek değil evde yokmuş bile kuru ekmek Tamam, demiş kadın sen kapat şu pencereyi Çaresiz koymuş ateşe boş bir tencereyi Kaynayan suyun sesi ninni gelmiş çocuğa Açlıktan olsa gerek uyumuş oracığa Kadın umutsuzca bakmış o boş tencereye Aniden gözü takılmış açık pencereye Uyuyan çocukları öpüp koklamış bir bir Atlamış aşağıya bırakıp büyük bir sır. Duyan komşular ah vah ederek ağladılar Sonra birer birer evlerine dağıldılar Polis, çocukları emanet edip komşuya Geri döndü yavaş yavaş indi aşağıya Hapishane gibi kapılar kapandı bir bir Her kapının üstünde kilitler soğuk demir Kapanınca kapım evim bana oldu zindan Kıramadığım kelepçe içimdeki vicdan Peygamberin sözü gece aklıma gelince Uyutmadı beni içimdeki muhasebe “Komşusu açken tok yatan değildir bizden” Vallahi cennete giremeyiz sırf bu yüzden Bu hâl ile sabah nasıl oldu bilemedim Gün yükseldi ben hala kendime gelemedim. Sabahleyin indi çocuk komşudan şen şakrak Akşam annesinin öldüğünü unutarak Gelip durdu kapının önünde vurdu tık tık “Haydi anne artık uyan bizler çok acıktık.” Birden donakaldım kaşığım düştü elimden Belli belirsiz bir dua döküldü dilimden Oldu hep lokmalar boğazımda dizi dizi Allah’ım açlıkla terbiye etmesin bizi. ÂMİN! Hasan OVAK 08 Mart 2007 |
Yüreğine sağlık
___________________________Selamlar