ERGUVAN ÇİÇEKLERİ DENİZİMİN
’’Erguvan çiçekleri denizimin’’
yüreğimin mihmandarı içinde gizlediğin sularında mavi denizimin bir elçi pınarı mavi gözlerinin nuru erguvan çiçeklerimin yanağına yansıyan tatlı akustik renkleri bir şifa pınarı kartal kanatlarını sarmaladığım hayatın düşlerimin kıyısında avunduğum görecelerdi nadide incili sahillerinde... öyle bir sevda ki mavi denizimin göğsünde uyuttuğun köpüklü dalgaları erguvan rengine karışırken mavi denizimin görüntüsü akıntıyla coşardı bazen bu içten bir duygu ile tertemiz berrak ve dupduru dem bulduğum olurdu incili pembemsi sahillerinde hayatın çizdiği kıskanç bakışların kaderinde gezinirken her duygu yankılanırdı içimde deniz gibi akardı menevişlerimin kendime kabahat bulurum görmediğimde gönül tutkusu işte sevgili baharlarımın her daim göremediğim yüzüme gülümseyiversen ne olur erguvan çiçeklerim... huzurum hep aynı makamında duyulur mertebesinde lâ kararı bazen de inişli çıkışlıdır müziğin nağmeleri tıpkı hayatın merdivenleri gibi öylesine de güzel bir şey ki insanı büyüleyen tılsımı gözlerindedir denizimin bazen de mahur bakışlarını görürsün dünyanın güfteler ve sevdalarınla uyanırsın aslında bu dünya yalan derlerdi bazen düşünürüm de mağrur bakışlı karlı dağlarımın ardında neler vardır mor sabahlara uyanırken seninle denizim sabahın serinliğindeki alıcı kuşlarım gelir erken bir vakitte dik yamaçlarından inerken ben hiç yaşamamışım derim... hayatta bu güzelliği gördükten sonra baharım ve yazlarım hep yalnızdı benim özlemlerim dopdolu dar yollarında siyah bulutlar dokunurdu küme küme sahillerime yağmur damlaları düşerken üzerine içim buruk bir sevda ile kıvranırdı yine mis gibi meyler dökülmüştü gecede yerlere inişe geçmişti hayat hadi yolun rast gele kırılmış içimdeki kadehlerim birer birer gönlümse harabeye dönmüş bu her şeye değer adına yaşamak denirse eğer haykırırdı mehtap martıların sesiyle özlemler dibe vururdu o yaşamı yine gelip görmek isterdim son kararımla erguvani çiçeklerimi her gün belki bir umuttur diye... bazen uzaklardan el sallardım sana unutamadığım düşlerimi görürdüm hayal meyal yüreğime gömerim gerdanlarında bakışlarımı muhayyer kaderime boyun eğmiş denizim masum çocuklar gibi yanarım düş sarkacı bakışlarımda incili yollarının tepelerinden son pişmanlığımdır benim acemiliğim çok zor olsa da epey zorlanırdım biliyor musun, hala dertlerimle derbederim bu hayat vapurları geçerdi boğazın üzerinden ben suskun deniz suskun ağlamaklı bir elveda öpücüğüdür sevdam dokunaklı gönül tavan yapmış kararını ver artık yüreğim ise isyanlarda benim sense nadide bir çiçeksin kokladığım erguvani renginde denizim... tüm zenginliğin rengine doymuş sular engin mertebesinde uzanırken duygularım tez haberin gelsin finale doğru sen ne zaman geleceksin ani inişleriyle kurban olduğum sahillerime buna ben yaşamak mı derim söyle erguvan çiçeklerim söyle ki ben de haykırayım zenginliğine mavi denizimin... Behçet Bük Eskişehir 10.4.2022 Not : Boğazın iki yakasında Erguvan ağaçlarının içinde geçen renkli serüveni canlandıran sözlerim vapurla seyrederken izlerdi gözlerim, şiirimle anlatımda es geçemediğim maziden bir çalışmaydı sözlerim, umarım beğenmişsinizdir. Okurken vaktinizi ayırdığınız için sizlere minnettarım. Burada Marmara denizinin alt ve üst zenginliği de dile getirilmiştir tarih boyu öğrendiğimi aktardım bir tablo gibi saygılarımla Behçet bük 4/2022’E |