SADREDDİN HORASANİ
Amaysa Yenicede var bir Veli
Babası Seyyid İbrahimdir Ali Adap hususunda örnektir hali Mana dolmuş Sadreddin Horasani Hangi çağda yaşadığı bilinmez Zaviyesi çökse izi silinmez Dergahına varıp gayrı gelinmez Namı kalmış Sadreddin Horasani Çağrılmayan sofraya gitmemeli Açken bile yavaş yavaş yemeli Karnı doyunca da dua etmeli Giden bulmuş Sadreddin Horasani Yoldayken ayakta yürürken yeme Sofra varken namaz kılıyım deme Yemekteyken iğrenç şeyler söyleme Örnek olmuş Sadreddin Horasani En iyi derece az yemek uymak Midenin üçte birini aç koymak İlaçtır şifadır birazcık doymak Bilen almış Sadreddin Horasani Kaptan kalanı sıyırmak sünnettir Hoşaf ayrana su koy iç nimettir Sevabı çoktur Allah’a minnettir Hakka yolmuş Sadreddin Horasani Sadık KARADEMİR Not: Resim ahşap yakma olup kendi çalışmamdır Sadreddîn Muhammed Horasânî, Amasya velîlerindendir. Hangi devirde yaşadığı bilinmiyor. Bölgenin meşhur âlimlerinden Seyyid İbrâhim hazretlerinin babasıdır. Amasya’nın Akdağ nâhiyesine bağlı Yenice köyündeki türbesinin yanında yer alan zâviyesinden günümüze eser kalmamıştır. Bu mübarek zat, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki: Yeme-içme âdâbını her Müslümanın bilmesi lazımdır. Size bunlardan bazısını bildireceğim: Çağırılmayan sofraya oturmamalıdır. Sofrada herkesten çok yememelidir. Karnı doyunca, bunu günâh işlemekte kullanmamak için duâ etmelidir. Bunun kıyâmetteki hesâbını düşünmelidir. İbâdet yapmaya kuvvetlenmek niyyeti ile yemelidir. Aç iken de, yavaş yavaş yemelidir. Önce büyükler başlamalıdır. Üçten çok (ye) diyerek, kimseye sıkıntı vermemelidir. Ev sâhibinin sofraya oturmayıp hizmet etmesi câizdir. Birlikte yediği zamân, misâfirleri doymadan, yemekten elini çekmemelidir. Yemekte korkunç ve iğrenç şeyler söylememelidir. Ölümden, hastalıktan, Cehennemden konuşmamalıdır. Sofraya gelen yemeklere bakmamalıdır. Bir lokmayı yutmadan önce, ikinciyi eline almamalıdır. Yemek arasında, bir şey için, hattâ namâz için, sofradan kalkmamalıdır. Namâzı önce kılmalıdır. Eğer, hâzırlanmış yemekler soğuyacak veyâ bozulacak ise ve namâz vakti, yemekten sonra kılmaya elverişli ise, namâzdan önce yemelidir. Yemek kaldırıldıktan sonra, sofradan kalkmalıdır. Yol üstünde, ayakta, yürürken yememelidir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (İnsan kalbi, tarladaki ekin gibidir. Yemek, yağmur gibidir. Fazla su, ekini kuruttuğu gibi, fazla gıdâ kalbi öldürür.) Çok yemek, hastalıkların başı, az yemek [ya’nî perhîz etmek] ilâçların başıdır. Mi’denin üçte biri yemeklere, üçte biri içeceklere ayrılmalıdır. Üçte biri hava payı, yanî boş olmak en aşağı derecedir. En iyi derece, az yemek ve az uyumak. Kapta kalanı sıyırıp, yemek sünnettir. Hoşaf, ayran gibi şey artığına su koyup, çalkalayıp içmek çok sevâbdır. Tabakta, bardakta artık bırakmak câizdir. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, mü’minin artığını yemesini severdi. Yemekten sonra dişleri misvak ile temizlemek sünnettir. Temizliktir. Temizlik îmânı kuvvetlendirir. Dişler arasından hilâl [kürdan] ile çıkarılan şeyleri yutmamalıdır. Dil ile toplanan yutulabilir. Yemekten sonra ev sâhibine, bereket, rahmet ve mağfiret ile duâ edilir… |
Zaviyesi çökse izi silinmez
Dergahına varıp gayrı gelinmez
Namı kalmış Sadreddin Horasani
Tebrik ederim
Yüreğine kalemine emeğine sağlık