KURDISTAN Cezaevi Sinan
ve kaç ülkenin duvarı eder diye ısrarla evimi bölüyorlar
ekmeğimi bölüyorlar kirli elleriyle yatağımın gövdesini bölüyorlar masanın üstünde infaza arşa eden şiirlerin ayak sesleri marşlar eşliğinde zihnimi zincirlerle dövüyorlar Saat on iki beş geçe evim kor alevlerle çevirili içi dışıma kaçmış kağıttan bir ev oturma odası italik alfabeyle örgülü her kelimesi çözüldükçe kokuşmuş ruhların ağzında bir mezar kazıcısı oluyorum hoyrat rüzgarlar siniyor sinemin bel kemiğime işlediği yırtıkta düşüyorum düşüyorum düşüyorum kuş ağzında aylak bir yola çatlak koridor’la merdiven arasında hayat kokan nefesimde doğmamış çocuğumun gülüşleri kalıyor ağıt çoğalıyor insan kalmadığı yerde... Ümit Kaya |
düşüyorum
düşüyorum
düşüyorum
kuş ağzında aylak bir yola
çatlak koridor’la merdiven arasında
hayat kokan nefesimde doğmamış çocuğumun
gülüşleri kalıyor
ağıt çoğalıyor insan kalmadığı yerde...
Tebrik ederim
Yüreğine kalemine sağlık
Güzeldi üstadım
Duygu dolu bir şiir okudum
Saygılarımla