İKİ BAĞIN AYRI GÜLLERİZİKİ AYRI BAĞIN GÜLLERİYİZ Üzümlerin en olgun zamanıydı .Gelmişti derilmek anı. Genç kızlar nazlı mı nazlı ellerinde sepetler başlamışlardı üzümleri kesmeye. Neşe doluydu her biri gülerek bazen de türküler söyleyerek üzümleri dolduruyorlardı sepetlere. İçlerinde biri vardı ki köyün güzeli ve çok sevilirdi. Yerindeydi neşesi.Tatlı, berrak bir sesiyle başladı mı türkü söylemeye; tüm kuşlar susar, dinlerdi onu.Yaş on sekiz; kaşlarsa hilal, uzundu boyu dal gibi. Siyah saçları beline kadar iniyordu. Gülüşünde güller açar; sözleri nağme olurdu. Bakışları sanki çağırır sekerek yürürdü ceylan misali.Peşinde pek çok genç vardı; ama onun gönlüne ne gözüne hiç biri sığmıyordu .Sanki beklediği biri var gibi sessizce susuyordu. O da vardı kızların arasında. Hem üzümleri deriyor; hemi de türküler söylüyordu. Başında oyalı yemeni ayağında güllü şalvarı elindeki üzüm sepeti dolmuştu. Sepetini boşaltmak için gitti arabanın yanına. Birkaç kişi vardılar; genç erkekler sohbet edip etrafa bakmaktaydılar. Gelen kız dikkatlerini çekti. "Kimdi bu ceylan misali seken; elinde üzüm sepeti ile gelen?" Kızda şaşkındı "Kimdi bunlar? Bu güne dek hiç görmemişti kimdiler ki?"Ağır adımlarla ilerledi. Kahya görmüş hemen sepeti aldı. "Nazlı kız deseydin ben gelip alırdım. Niye yordun kendini?" "Olsundu getirdim işte." deyip döndü geriye. Ama aklı kalmıştı arkada "Kimdi bunlar ki?" Biri öyle yakışıklıydı ki... Yeşil gözler, uzun boyu vardı. Gülümsemesi ise bambaşkaydı. Nazlı kızın kalbi nasılda atıyordu. "Ne oluyor bana?" dedi kendi kendine." Bu ne heyecan? Niye kalbim çıkacak yerinden? Hiç mi adam görmedin? Deli kız sende..." Döndü kızların yanına; yine başladı üzümleri dermeğe. Suskundu artık sesi çıkmıyordu. "Hey ne oldu sana sustun birden?" "Sormayın ya; birileri var kahya nın yanında. İkisi de yabancı ondandır susuşum." Hepsi merak etmişti "Kimdi bu yabancılar?" Sesizce işlerine döndüler. Zaman geçiyordu hiç anlamadan. Üzümler kesiliyor; arabalar doluyordu. Öğle vakti geçmişti ki ik adam göründü bağlar arasında. Gelişleri şaşırtmış; utangaç ve ürkekti kızlar. " Kolay gelsin." " Sağ olun" dediler kısık bir sesle. "Nasıl gidiyor? Zor mu üzüm kesmek?" Sorusuna en yaşlısı cevap verdi. "Yok zor değil; zevklidir bile. Bak hele şu üzümlere; hangisi daha güzel diye toplarız salkımları düşürmeden yere." "Ne güzel" diye baktı gençler uzunca; sonra vedalaşıp gittiler." Size kolay gelsin" diyerek. Kızlar birbirlerine bakıyordu. "Kimdi bunlar? Ne işleri vardı ki bağda?" "Yok" dedi yaşlı olan. "Yabancı değil bunlar. Ağanın oğlu biri; diğeri de arkadaşı olmalı. Hadi kızlar işe devam bitsin. Bu gün bu bağda gece eğlence bizi bekler. Bağ bozumu bitince tüm köylü eğlenir o gece. Kız Nazlı sende türkü çığırır mısın? Hemi de oyna biraz." "Nasip bakalım Hacce Ana; hele olsun da gece. Gönlüme bağlı, isterse gönlüm hem söyler oynarım biraz. Ne bilem şimdi?" Sohbet uzayıp gitti. Üzümler bitmiş; gece başlamıştı. Ağa büyük avluda toplamıştı köylüyü; kurdurmuştu kazanları, yaptırmıştı yemekleri. "Ha de bakalım; hem yeyin, hem de eğlenin. Şükür Rabbim e bitirdiniz işleri. İyi ürün toplandı; güldürdü hep gönülleri." Nazlı Kız biraz geç kalmıştı. Evinde işleri vardı. Süslenmişti de birazcık. Ayağında güllerle süslü uzunca bir etek; salıvermişti saçlarını beline dek.Yine güllü bir yemeni ile bağlamış; saçına da gül takmayı ihmal etmemişti. Bakanın bir daha dönüp bakacağı bir güzeldi bu gece. Salınıp geldi yemek yeneceği bir yere hayrandı herkes yine delikanlıların aktı ağızlarının suyu.Bu gece başka güzeldi Nazlı Kız. Bakalım kimler isteyecekti onu bu gece? Delikanlılar sıradaydı adeta. Bağ bozumu eğlenceleri birazda gençlerin eş seçme k için fırsattı.Beğendiği kıza gül verirdi gençler. Kabul olursa gülü alırdı kızlar; yok istemiyorsa gül ortada kalırdı. Saz çalan; türkü söyleyenlerle geçiyordu gece...Ağanın masasında vardı o gençler yine. Sanki başka bir dünyadan gelmiş gibiydiler. Sesiz, suskun izliyorlardı eğlenceyi. Çok kişi seçmişti eşini. Gece güzel, mutlu geçiyordu. Nazlı kıza gelen güller hepsi ortada kalmış; henüz kimseye evet dememişti. Yüzünde mahsun bir gülümseme ile bırakmıştı gülleri yere. Ağa bir ara kahyaya "Yok mu Nazlı Kız; niye çıkmıyor ortaya? Söyleyin gelsin; şarkılar okusun bize." "Vardır ağam; buluruz şimdi" hemen haber uçurdu Nazlı ya "Ağa şarkı istiyor" diye. Biraz naz etmek istese de; emir ağadandı. Olmazdı nazlanmak. "Çalsınlar" dedi. "Çalsınlar söylerim. Ağa istemiş mademki okurum birazcık." Güzel bir müzik sesi duyuldu ve susturdu cümlesini. Nazlı vardı şimdi ortada kıvrak hareketlerle dans ederek kıvrılıp bükülüyor; sanki ayakları yere değmiyordu. Dans ederek geldi ağanın karşısına selam verip başladı okumaya. Ağanın çok sevdiği bir eserdi. Öyle güzel okuyordu ki ;sanki çağlayandan akan su misali. "Bu ne sevgi ah! bu ne ızdırap Nasİbim olsun bir yudum şarap Doldur içeyim senin elinden." derken bakmıştı genç adama. Şaşkındı genç adam" Kimdi bu kız? Bu ne sesti; bu ne güzellik." Uçuştu gönlünün tüm kuşları. Şarkı bitince büyük bir alkış koptu. Ya dans edişi bir başkaydı. Sanki bu köyün insanı değil gökten inen bir melekti. Usulca "Kim bu kız?" diye sordu yanında oturan arkadaşına. "Bende bilmiyorum. Biliyorsun uzun yıllar dışarıda idim; ama bende merak ettim kim bu?" Nazlı ortadan kaybolmuştu; hep böyle yapardı. Okudu mu şarkıyı evine gider; gizlenirdi sanki. Gece bitmişti işte; bir çok genç sevdiğine kavuşmuştu. Köyde nişan düğün telaşı başlardı şimdi Nazlı yine kalmıştı bu yıl da... Onu isteyenlerse şaşkındı. "Nesi var bu kızın? Bizleri neden istemiyor? Yoksa gönlünde yatan mı var gizli?" diye sözler dolaşıyordu ağızlarda. Bilinmezdi ki Nazlı cığın gönlünde yatan işte çıkmıştı karşısına hayalinde yaşayan. Ama o başka dünyanın insanıydı ulaşılmaz. Yattı yatağına; düşledi genci bağlar arasında kollarını kavuşturmuş, dudağında gülümseme ile. Nasılda bakmıştı Nazlı ya... işte o anda akmıştı içine sıcacık bir ateş yansa da gönlü olamazdı ona eş. "Ah!" dedi içinden "Ah! sen başka ben başka bağın gülleriyiz. Biz birleşemeyiz. Nazlı kız başka bağ bozumuna kaldı senin vuslat." AYŞE KARAN İSTİKLAL MARŞIMIZIN YIL DÖNÜMÜ KUTLU OLSUN SAYGI DEĞER YAZARIMIZ Mehmet Akif Ersoy nurlar içinde yatsın inşallah |
Kutladım yürekten yalansız ve riyasız
Kaleminin mürekkebi bitim siz ve eserlerin ŞAH ESER olsun
Sevgiyle kal, şiirle kal, hoşça kal