ÖZGÜR YILDIZ
Oyalı tülbentini gördüm önce,
Boynundaydı, makama girdiğinde, Yüzünde masum kar yanıkları, Ürkek çizgilerse, etrafındaydı. Dağ kokuluydu ayrık saçlar, Eski pardesünün omuz üzerinde, Ayaklarında bezden mamüller, Belli ki ısıtmaktan acizdiler. Utangaç bir edayla çekingen, Garip ama ürkekliğine asi, Mağrur bir saflık da taşıyordu, Bedenindeki titrek yüreğinden. Karlar ülkesinden çıkıp gelen, Bir hüzünlü prensestin bence, Aşina bir şefkat de hissettim, Seni öyle karşımda görünce. Kısaca bahsettin geçmişinden, Yudum yudum çayını içerken, Umutlarını da konuştuk seninle, Ve sana dair beklentilerimi de. Bir yol açacaktık geleceğine, İşini buldum, kalacağın yeri de, Önemsenmenin sevincini gördüm, Mutluluk da yerleşti gözlerine. Yürümeye başladığın zorlu yolda, Işık tutmak istedim yarınlarına, İleri adımlarını görmekti dileğim, Sadece buydu senden beklentim. Müsade istedin, evine gidecektin, Bir kaç gün sonra da gelecektin, Gelmedin, neden sonra öğrendim, Gittiğin yerden dönemeyeçektin. Ne sanmıştım ki sanki kendimi? Yıldızlar hiç tutsak edilebilir mi? Gökyüzünde özgür gezen yıldızlar, Senin çizdiğin yoldan hiç gider mi? Ey ölüm! Acımadın, bunu öğrettin, Ellerimle yıldız büyütmek istedim, Beceremedim, ukdem kaldı içimde, Dinlemedim seni, heyhat yenildim. Yaşamın garipmiş, hakeza ölümün de, Mutluymuşsun ama gitmeden önce, Öyle söyledi annen, teşekkür ederken, Bahsetmişsin benden, arefesinde göçten. Kış şehrinin sessizler mahallesinde, Uçuşturmaktaydı sert rüzgarlar, Başucundaydı, makama geldiğimde, Oyalı tülbentini gördüm önce… EROL TASLAK |
Emeğine yüreğine sağlık
_______________________________Selamlar