Varsanı
/
Yıldızlar şahit her gece ölüşlerine Bilsen ne çok şey görür ne çok ölürler İntihara meyilli hayatlarının son gördükleri Mutluluğun ölüşü hüznün uyanışı olur Çünkü / Sevda çiçeğini koklamayanlar Sevdadan yana solumayanlar Son türkünün hüzzam sesidir onlar Bahar kapılarına gelse kışı yaşarlar Sanki / İçi dışa vurmaz, cehennem yangını içindeki Mülteci yüreği seçili sürgüne düşer bedeni Biraz sessiz etraf biraz ürkek şimdi Ve bir o kadarda bilinmez bir sır gibi Kesin / Kimbilir kaç gecenin kronik yalnızı İçine ah çekip derinde kalan bir sızı İçinde kalır kendine olan dargınlığı Sabahsız gecelerin hiç duyulmaz çığlığı İçsel / Önce vurur duvarlara bakışlarını Sonra adam etmeye çalışır adımlarını Üşür bedeni nefesi silinir Ay vurunca pencereden içeri Hayal / Düşlerine inen perdeyi aralar Esaretinin gölgesinde seyre dalar Yarı aralık aydınlık yarısı karanlık Bir intihar biçimiydi sanki karalık Fakat / Soğuk karanlık her yanı yalnızlık Yalnızlık kesiği şakaklarında şimdi Kısılmış sesi dudaklarına indi Yalnızdı şimdi yalnızlığın kalma biçimiydi Aslında / Anlatılmış son öykü söylenmiş son türkü bu Gördüğü rüyaların gerçekten tek farkı bu Gerisi hep bir karanlık gerisi hep bir karalık Ne bir riyaydı ne bir rüya baki kalan yalnızlık |
Şiirler değil mi, bizi yaşama bağlayan
Her zaman olduğu gibi güzel bir şiir okuduk kaleminizden
Kutluyorum, kalemini ve yazdıran yüreğini, yalansız ve riyasız
Sonsuzluğun sahibine emanet olasın, şiirle, sevgiyle vede hoşça kalasın