ÇİÇEKLİ KAFE
Önüne geldiğimde kafenin,
Arardı gözlerim seni, Halbuki sen, hep dururdun girişin köşesinde. İçeri geçerken, kışı ısıtırdın, Yakardın yaz sıcağında, Hoş geldiniz derken bize. Sıcak bir demli çayı bile isterken Kaçardı gözler senin gülen yüzünden Ve farklıydı tadı, Yorgun ellerinde gelen çayın. Nargilenin dumanı sararken etrafı Zamanın geçtiğini, Paydosunu fısıldardı kafe sakinlerine. Acımazdı nargile, Duman kaplar, yayardı hüznünü kafeye. Her gece tekrarlanırdı bu oysa, Ama, alışamamıştım, Hiç değişmezdi sen giderken Marpucumun buruk tadı. Ne istenirse istensin, Sen vardın orada, bulurdu, Getirirdi gönlümün kafe kızı. Arkadaşlık vardı, sevgi vardı, İçtenlik ülkesiydi belki kafe, Fakat asla satılmazdı orada tatlı. Zaten gerek de yoktu bizce. Tatlısı sendin kafenin, Adını da koymuştum içimden, Adını adından aldım, Aklından bile geçmez ama, Kafedeki tatlım, Çiçek balı... EROL TASLAK |