KANADI KIRIK BARIŞ GÜVERCİNİŞiirin hikayesini görmek için tıklayın DÜNYA 3’E KOŞARKEN!
"Kanadı Kırık Barış Güvercin’i neden yazıldı? İsrail Filistin’e 28 Aralık 2008 tarihinde başlattığı “Gazze Savaşı” saldırısına hız kesmeden devam etmiş, 18 Ocak 2009 tarihine kadar 1400 Filistinlinin canına kıymıştı. Üstelik canından olanlardan 926 kişi silahsız sivil vatandaştı ki bunların büyük çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşuyordu. Kanadı Kırık Barış Güvercini’ni bu savaşta vahşice katledilen şehitlerin anısına, aynı zamanda yine İsrail askerleri tarafından katledilen iki mazlum: “23 yaşındaki Amerikan barış aktivisti Rachel Corrie (16 Mart 2003 Gazze’de İsrail buldozeriyle vahşice ezilerek şehit edildi) ve 12 yaşındaki Muhammed EL Dura’ya (30 Eylül 2000 tarihinde babası Cemal El Dura ile Gazze’den çıkmak isterken İsrailli askerlerin saldırısına uğramış babasının kendisine siper olmasına rağmen üzerine yağdırılan kurşunlarla şehit olmuştu) ithaf ediyorum. Rachel Corrie ve Muhammed El Drua’nın aileleri bu Dünya’da evlatlarının hakkını alamamışlar üstelik Rachel suçlu ilan edilmiş, Muhammed de İsrail devletince “Bizim askerler tarafından öldürülmedi, Muhammed’in ölümü bir kurgudur” denilerek olayın üstü örtülmeye çalışılmıştır. Bu iki mazlum İsrail-Filistin savaşlarının gözümüzün önünde olan en acı eseridir ki gözümüzün ardında gerçekleşen olaylar hak katındadır… Unutamadığım ve unutmayacağım mazlumların yerinde kendimi hayal edip, empati ve sempati duyarak kaleme aldığım Kanadı Kırık Barış Güvercini böyle acı, zulüm ve haksızlık dolu olayların ardına yazıldı. Zulümden başka bir sebep göremediğim savaşların durmasını, Dünya insanlığının barış ve huzur içerisinde yaşamasını istiyorum! Umarım artık Dünya milletleri 3’e koşmaktan vazgeçer, umarım!”
Günlerden bir gün;
Güneşli, mutlu, sakin ve neşeli bir gün, Savurdum kanatlarımı, kucak açtım mutluluğa, Tam o sırada bir gürültüdür koptu diyarda, Mutluluklar hüzne, neşeler çaresizliğe, Sakin ortam kargaşaya dönüştü bir anda! Tek kanadım kırılmış, ürkek bedenim yara almış senden yana İşte o an yarınlara kurduğum tüm hayaller, Sele dönen gözyaşlarımın arasında kaybolup gitmiş sonsuzluğa Güne gözlerini mutlu, umutlu açan ben, Bir bomba ile düştüm dipsiz kuyulara Kalbim yaralı, savrulmuş anamın, babamın cansız bedeni her bir yana Ağlamaklı gözler, korku dolu yürekler, Aramaya koyulmuş sevdiklerini, ailesini, milletini, Ateş arasında, sis bulutu ardında… Dünyayı bilmem, ama benim ülkem, Güneşinin gölgesinde başladı, Tek bir bomba ile zindanını yaşamaya Dünyayı bilmem, ama benim ülkem, Cennette iken düştü cehennemin tam ortasına Adalet mi bu be Dünya? Boğuşan tek iki canavar ise benim suçum ne? Kavgalı iki tek zalim yürek ise Barış Güvercinleri’nin bu matemi neden Dünya? Bu kan, bu vahşet, bu insafsızlık neden bize Dünya? Neden olan hep mazluma oluyor Dünya? Neden zalim gücünü koruyabiliyor Dünya, neden? Ey savaş yanlısı zalim! Daha dün sana “dost” dedim Geleceğe ektiğim mutluluğu bana çok mu gördün? Barışa, kardeşliğe olan susuzluğumu kana buladın, Bana daha Dünya’da iken cehennem ateşini reva mı gördün? Yaktın beni savaş yanlısı zalim, erittin… Gözlerimdeki mutluluk tebessümünü bir anda hüzne çevirdin, Şu koca Dünya’ya bir beni, bir Barış Güvercinleri’ni çok gördün Gözlerimizdeki dostluk bakışını, Gözlerindeki kin bakışı ile kana boyadın Şimdi perişan halim, kırılmış kanadım, Arar dururum kaybettiklerimi ateş altında Anne, baba, kardeşim diye haykırmaktan, Kısılmış sesim, daralmış nefesim, Kanat çırpmaktan bitkin düşmüş bedenim, Ancak aramaktan vazgeçmiyor yaralı, perişan halim… Ateş düşmüş yurduma; kan gölüne dönmüş oyun oynadığım parklar, Ateş düşmüş yurduma; evladına ateş değmesin diye siper olmuş çocuğuna babalar, Ateş düşmüş yurduma; anasının bağrında ölmüş kundaktaki bebekler, Ateş düşmüş yurduma; salıncağında kalmış cansız bedenler, Ateş düşmüş yurduma; dağlar, taşlar feryat eder… Ateş düşmüş bağrıma; acep sevdiklerim, dostlarım, umutlarım, vatanım, Benden habersiz, benden uzak nerelere gider? Ateş düşmüş yurduma; Zalim, bağrımdaki ateşini alevlendirme derdinde; Feryadıma sadece güler geçer… Ama neden? Neden bu kadar zalim insanların Dünya? Hepsi senin değil mi? Hepsi senin içinde seni paylaşmıyor mu? Peki, neden; neden bu dil, din, ırk ayrımcılığı Dünya? Anladım beş parmağın beşi bir değil, Ama neden zalimin yüreğine bir kerecik olsun iyilik düşmez be Dünya? Mazlum ağlarken, zalime gülmek bu kadar mı yakışır be Dünya? Barış Güvercinleri çırpınırken, Zalim zulmüne neden “Dur” demez? Neden zulmünü, azabını artırır Dünya? Sen bir gün olsun iyiliği, güzelliği neden yaşayamazsın Dünya, neden? Ey savaş yanlısı zalim! Önce geleceğe bıraktığım mutluluğumu elimden aldın, Sonra anamı, babamı benden ayırdın Şimdi beni de canımdan ediyorsun Hani sen ölmeyeceksin ya; Al, yalan Dünya senin ve senin gibi zalimlerin olsun, Seni kana susamış hain… La Rocca Rukiye Baldede Tarih: 16.01.2009 -Cuma Saat: 15.30 |