Gene de bir iştir beklemek. bekleyecek bir şeyi olmamaktır korkunç olan.-- cesare pavese
MEHMET SAİT KAYA
MEHMET SAİT KAYA
@mehmet-sait-kaya

HASRET EZGİLERİ

10 Ocak 2022 Pazartesi
Yorum
Şiirgram

HASRET EZGİLERİ

0

Yorum

6

Beğeni

0,0

Puan

382

Okunma

HASRET EZGİLERİ



Geceler toprağa benimle inmiş
Kasırga benimle kopmuş denizde
Sanırım vebalı elim gezinmiş
Çürüyen ağaçta hasta benizde
Cinnet şüphe korku benim eserim
Sıcak kalbinizde gizlidir yerim
Bir kurdum ki sizi hep diş içinde yerim
Ve gezerim her gün elbisenizde.

Sen ol dersin ve olur
Pırıltı dolu billur
Çığlık içinde fağfur
Bir renk bize öteden
Ve bir ses o besteden
Nur bize Allah nur
Büyük divan ve huzur
Bekliyor mezarı sur
Sonsuzluk ölümsüzlük
Bitmez tükenmez düzlük
Nur bize Allah olur güneşi tuttu çamur
Elmas mahcup zift mağrur
Yakın kandili yakın
Ne donanma ne yangın
Nur bize Allah nur
Sen ol dersin ve olur.

O erler ki gönül fezasındalar
Toprakta sürünme ezasındalar
Yıldızları izlerler saatlerce
Namaz da arka saf hizasındalar
İçinde nefsimiz sızan hizasındalar
Ölüm bile her nefse gelen
Bir hak tanrının öncüsü yapısı
Geniştir her şeyi bilen yaradan
Bir oku ile yücedir
Allah

Beri gel serseri yol
Onun ümmetinden ol
Sel kendini kümelerle dol
Onun ümmetinden ol
Sen hiçliğe bakan yön
Hep sıfır arka ve ön
Dosdoğru mezara dön
Onun ümmetinden ol
Gel dünya mundar kafes
Gel gırtlakta son nefes
Gel arşı arayan ses
Onun ümmetinden ol
Solmaz bu bir renk
Ölmez bir ahenk
Onun ümmetinden ol

Nasıl iş bu
Her yanına çiçek yağmış
Erik ağacının
Işık içinde yüzüyor
Neresinden baksan
Gözlerin kamaşır
Oysa ben akşam olmuşum
Yapraklarım dökülüyor
Usul usulca
Sonbahar.

Durgun havuzları işlesin bırak
Yaprakların güneş ve ölüm rengi
Sen kalbini dinle ufkuna bak
Düşünme mevsimi inleten rengi
Elemdir mest etsin ruhunu
Eser bulut gürültüsü durgun ahengi
Yan yana sessizce mevsimle keder
Hicrana aldanmış kalbimde gezin
Esen gök gürültüsünde

Gitme sonbahar oluyorum sonrası hiç
Ağaçlar bükmesinler ne olursun boyunlarını
Neden akşam tren kalkınca
Kırlangıçlar birdenbire çekip gidince
Mendiller salanınca neden tıkanıyorum
Öyle çok acımasız ki öyle birdenbire ki
Az önceki çiçekler nasıl da diken dikenmiş
Gitme sonbahar oluyorum sonrası hiç

O sularda çimdik bitti köprüleri geçtik bitti
O elmanın tadı orda o kuş çoktan öttü bitti
Artık çocuk değiliz susarak da bir şeyler diyebiliriz
Oyunlar oyuncaklar eski radyolar dinleyebilelim.

Dalından kopan yaprakların
Sararan yanlarına yazdım adını
Sahte bir gülüşten ibarettin oysa
Ve hiç bilmedin ellerimin soğuduğunu
Eylül ayıydı sonbahar gelişi.

Bir sonbahar gününde
Yapaklar sararıp dökülür
Bulutlar çarpar gök gürültüsü
Kopacak kıyamet.

Eylül sabahının serinliğini
Yaprakların serinliğini
Ciğerlerime dolduruyorum
Sessizlik ve serinlik
Birleşiyor
Yıkanmış güvercinler
Ve çok uzakta bir tren sesi
Her zaman yeniden başlamak duygusu
Doğuyor içimde
Her uyanışımda
Eylül sabahının serinliğini
Yüreğime dolduruyorum.

Güz gömleği giydi şiir
Hüzün sanıyor görenler
Açık kalmış bir düğmesi
Ki hava girsin diyedir
Cebinde yağmurluk kokusu
Bir tutam kurtulmuş ot

Yeni bir imge arıyor
Onunla ince akan su
Bir kadın eli değmiştir
Belki de yıllar öncesi
Saklar durur unutamaz
O gömleği giydi şiir.

Ferhat
İndi sarayın lale bahçesine
Hat yazmak için
En güzel renkleri aradı

Fakat bu gün renkler solgun
Utanır gibiydiler güzelliklerinden
Ferhat bunu anlamaya çalışırken
Renkten öte bir güzellikti

Ferhat
Nedir yüzündeki bu hat
Bak laleler
Ediyor seni azat

Ferhat sordu lalelere
Adı nedir bu güzelliğin
Laleler biraz kıskanç biraz utangaç
Şirin dediler bu sözle hepsi
Başlarını yere eğdiler

Al bizi götür güzel hat yazına
Ve bu fani bedenimizi
Hatlarınla ölümsüzleştir
Ferhat
Bir haber bu yalvarışlardan.

Ferhat
Rüyalara daldı dönüşü olmayan
Ve Ferhat
Şirin dedi acep neresi yerin

Fazla sürmedi öğrendi yerini
Sarayda sultan kadının kardeşiymiş
Lakin Ferhat öyle bir rüyada ki
Gidip istemiş
Şirin i sahibinden

Sultan kadın üzülmüş bu istesene
Çünkü sultanında gönlü kaymış Ferhat a
O yüzden düşünür
Ferhat ya kendinin olmalı
Yalnız hiç kimsenin
Olmamalı

Ve dönmüş Ferhat’a
Ve alaylı bakmış hatların efendisine
Bir şartım var demiş bir şart
Halkım susuzluktan kırılmakta
Getirirsen şu dağın ardındaki suyu
Alırsın şirin i bir ömür boyu

Ferhat
Bir bayram yaşar şimdi
Ferhat
Koca dağ gibi dedikleri yere
Alaycı bakar ve
Benim aşkım senin kadar basit
Şirin hayat güzel olmalı

Ferhat
Ey uykuda dahi bu kadar
Dalgın olmayan insan
Uyan gayrı düşün bir an
Senin vücudun bu dağın
Küçük bir parçasıdır
Sen neye aldandın

Ferhat ne bir ses duyar artık
Nede bir inilti dağdan
Onun için dağın sonunda şirin
İşi olmaz dağın bu yanında Ferhat

Dağın bağrında bir acı ses
Gece gündüz orda alınır bir nefes
Aşkla yıkar duvarları ve
Ferhat der şirin de bu ses
MEHMET SAİT KAYA

Paylaş
Beğenenler
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 
Hasret ezgileri Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Hasret ezgileri şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
HASRET EZGİLERİ şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.