Kifâyetsiz muhteris!..📌Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Allahu Teâlâ (C.C) şöyle buyurmaktadır: “Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. ... Şüphesiz ki Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir” (Nisâ, 58).
Bu konuda en bâriz bir örnek Peygamber efendimizin (SAV) Mekke’nin fethinden sonra Kabe’nin anahtarlarını sahibinden almamasıdır. Mekke fethedilmiştir. O güzeller güzeli Peygamberimiz Kâbe’nin önüne gelir ve kapısının açılmasını ister. Kâbe’nin anahtarı ise henüz Müslüman olmamış Osman bin Talha’dadır. Yıllardan beri ailesinin uhdesinde olan görevi hakkıyla ifa eden Osman b. Talha anahtarı getirir ve Peygamber efendimize teslim eder. Kâbe’nin kapısı açılır, içi putlardan temizlenir ve iki rekat şükür namazı kılındıktan sonra dışarı çıkılır. Peygamberimizin etrafı Kâbe’nin kapısını açma görevinin kendisine verilmesini bekleyen Müslümanlarla çevrilidir. Peygamberimiz anahtarı tekrar Osman b. Talha’ya uzatınca bir hayal kırıklığı olur anahtarın kendisine verilmesini bekleyenlerde. Oysa Peygamberimiz onlar gibi düşünmemektedir. Çünkü Allah Kitab-ı Mübin’de; Allah size, mutlaka emanetleri [işleri] ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle davranmanızı emreder. [Nisa 58] Buyurmaktadır. Peygamberimiz anahtarı alıp başkasına vermemekle hem yüzyıllardan beri o kutsal görevi büyük bir sorumlulukla yerine getiren aileyi takdir ettiğini gösterir bizlere hem de ayetin hakikati mucibince amel eder. Ne güzel bir örnek, eğer alınırsa. Emanet ehline değil de kifayetsiz muhterislere tevdi edilirse ne mi olur? Ne olacak, kıyamet kopar. Hz. Peygamber(sav) buyurdu: Emanet zayi edildiğinde kıyametin kopmasını bekleyin. "Ya Resulallah, emanetin zayi edilmesi nasıl olur?" Görev ehlinden başkasına verildiği zaman. (Buhari) Selçukluların büyük veziri Nizâmülk meşhur eserinde bu durumu şöyle özetler. İşi kifâyeti olmayan birine vermek o işin başarısız olmasına davetiye çıkarmak gibidir. Muhteris birine verilirse kavgaya davetiye çıkarılır. Kifayetsiz muhterisi bir yerin başına getirirseniz o zaman da fitneyi çağırmış olursunuz. Gazali; “Layık olmadan devletin makamlarına atananlar, astlarını ısırır, üstlerine kuyruk sallarlar” şeklinde açıklamaktadır. İskender Pala; “Bilirsin ki, hak etmeyen kişiye makam vermek, hazine değerinde inciyi bataklığa atmak sayılır” diye ifade etmektedir. KİFAYETSİZ MUHTERİS “Kifayetsiz muhteris,”yeteneği ve birikimi olmadığı halde, haddini bilmeden, altından kalkamayacağı görevlere talip olan kişileri anlatır. Hem çapsız ve yetersiz, hem de aşırı hırslıdırlar. Haliyle istedikleri yerlere yaranma ve yamanma ile gelmeye çalışırlar. Dunning-Kruger sendromu olarak tıbben de isimlendirilmiş. DUNNİNG-KRUGER SENDROMU Bu araştırma sırasında Cornell Üniversitesi öğrencileri arasında bir test yaparlar, imtihan sonrası olağan “nasıl geçti?” sorusuna cevap istenir. Soruların yüzde 10’una bile cevap veremeyenlerin kendilerine güveni müthiştir. Soruların en az yüzde 60’ına doğru cevap verdiklerini düşünmekte, hatta iyi günlerinde olmaları halinde yüzde 70 başarıya ulaşabileceklerine inanmaktadırlar. Soruların yüzde 90’ından fazlasına doğru cevap verenler ise en alçak gönüllüler olup, yüzde 70 oranında doğru cevap verdiklerini düşünmektedirler. Tüm sonuçların değerlendirilmesi sonrası Dunning-Kruger Sendromu kaleme alınır. İşinde çok iyi olduğuna inanan yetersiz kişi, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve asla yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymamakta, aksine her şeyi hak ettiğini düşünmektedir. Ancak bu cahillik ve haddini bilmezlik karışımı, mesleki açıdan müthiş bir itici güç haline gelmekte ve yetersiz insanlar hızla üst pozisyonlara erişme imkânına sahip olmaktadırlar. AKILLILAR KUŞKU İÇİNDE Bu nedenle günümüz toplumunda bazı eksiler, hızla artıya dönüşmekte. Sonuç olarak dilimizdeki tabiri ile “kifayetsiz muhterisler” hızla yükselmekte ve ön plana çıkmakta, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlarımız ise fazla alçak gönüllü davranarak bazı görevlere talip olmakta sıkıntı çekmekte veya başkalarının onu değerlendirmesini beklemektedirler. Bu nedenle gerçek bilgi birikimine sahipseniz, lütfen mütevazı olmayın, çevreniz tarafından ihtiras eksikliği ile suçlanmayın. Toplumun ön planında yer alan veya yakın çevrenizde bulunan bir dolu insana şöyle bir bakın, sanırım bu satırları okurken aklınızdan bir sürü isim geçti. İçinizi hüzün kapladığını seziyorum, tüm bunlara rağmen işin sevinilecek yanı ise, Dunning-Kruger’in bu çalışmaları ile 2000 yılında Harvard Üniversitesi tarafından IG Nobeli ile ödüllendirilmeleri. Bertrand Russel yarım yüzyıl önce bu durumu; “Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken cahillerin küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.” sözleriyle özetlemiş. Sanırım bir toplumda kifayetsiz muhterislerin sayısı arttıkça o toplumun içindeki sıkıntılar da büyümekte. // Şiirin hikâyesinde ayrıntılı açıklama olmasına rağmen biraz uzunca olduğu için belki zaman bulup okunmayabilir diye özetlemek amacıyla konuyla ilgili bir ayet ve hadisi bilinmesi açısından eklemek istedim. // AYET : Allahu Teâlâ (C.C) şöyle buyurmaktadır: “Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. ... Şüphesiz ki Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir” (Nisâ, 58). HADİS : Hz. Peygamber(sav) şöyle buyurdu: Emanet zayi edildiğinde kıyametin kopmasını bekleyin. "Ya Resulallah, emanetin zayi edilmesi nasıl olur?" Görev ehlinden başkasına verildiği zaman. (Buhari) KİFÂYETSİZ MUHTERİS!..📌 Sallıyor hiç durmadan şahlanır özgüveni Her zaman atıp tutar kifâyetsiz muhteris!.. Ben neymişim deyince artıyor hep seveni Durmadan caka satar, kifâyetsiz muhteris!.. Önlenemez yükselir, durdurması imkânsız Cahil cesâretidir olur mu hiç yalansız En iyi bilen odur, işe dalar plansız Bilerek safa yatar, kifâyetsiz muhteris!.. Kötü bir şeymiş gibi aşağılar bilgiyi Her zaman ön saftadır çekmek ister ilgiyi Yanlışı olmaz onun hiç kullanmaz silgiyi Sürekli hava atar, kifâyetsiz muhteris!.. Üstlerine saygılı altlarını hep ezer Bükemezse bileği methiye bile düzer Hayal kurarak yaşar rüyalarında gezer Devamlı asta çatar, kifâyetsiz muhteris!.. Herkes şahit olsa da anında inkâr eder Dönüşleri muhteşem ak’sa yarın kara der Hamâset konusunda her zaman önde gider Daima dibe batar, kifâyetsiz muhteris!.. Türkmenoğlu şaşar da o nedense hiç şaşmaz Herkes yanlış yapar da asla yanlışa düşmez Liyâkata gerek yok bilenlerle görüşmez Soruna sorun katar, kifâyetsiz muhteris!.. Şükrü Atay (Türkmenoğlu) 21 Aralık 2021 - İzmit DOST YÜREĞİNDEN SÜZÜLENLER (Sonsuz teşekkürlerimle) Hem yetersiz, hem tutkulu kim ola? Dizelerle mayın döşenmiş yola. Aynaya bakınca yansıyan aslan. Manda yuva yapmış en yüksek dala. Çoluk çocuk avanesi mevkide. Yalan yanlış söylevlerin fevkinde. _______________________ neneh. Yüreğin dert görmesin çok vardır kifâyetsiz Ne anlatsan anlamaz destur bilmez edepsiz Ahlâken soyunurlar gezerler kıyafetsiz Ruhunu bile satar, kifâyetsiz muhteris!.. __________________ Mustafaoğlu İlyas Nasılsanız öylesinizdir şüphe yok Yanılır insan, karışır çok ile yok Gelir başına ne gelirse insanın Kendi ettiğidir kulun hiç hilaf yok ___________________ deniz_tayanç yürek kör vicdan sağırsa sitem kâr etmez ki yâra ah ki aklın düşer dara ey kifayetsiz muhteris!.. hak sırra vakıfsan eğer sükutun bin söze değer kem söz sahibini gömer ey kifayetsiz muhteris!.. ___ Abdurrahman Güleç |