NEDEN
Düşündüm; düşündükçe çıkmaza girdim heyhat...
Alev almış denizler ; ateş benim, har benim... Hak batıl savaşından ibaretse bu hayat, Doğruluk ekseninde bir amacım var benim, Hergün yara alsam da; sağ oluşum kâr benim... Boş duvarlara baktım, konuştum sebepsizce, Dara düşmüş gönlümü nasıl da avutayım... Bazen bir bilinmeze varmak için sessizce, Gelecek nesillerin yasını mı tutayım?.. Bin yıllık madenlerin pasını mı yutayım?.. "Neden" diye başlayan zihnimdeki her soru, Ruhumu, bedenimi esir aldı sinsice... Varoluşun özünde kaybettiğim o nuru, Yoklukta aramayı kabullendim iyice... Var mıdır kainatta duyguca aşktan yüce... Gün ay oldu, ay sene zaman kavramım bitti. Hatırladığım herşey tek cümleydi, yaklaşık... Gönlümde konaklayan bütün yolcular gitti, Yerde miyim gökte mi aklım karmakarışık... Dilimdeki feryadım; lütfen, lütfen bir ışık!.. Saatlerce dolaştım yağmur çamur demeden... Baktım aynı yerdeyim, ıslanmamıştı üstüm!.. Bir çelişki yumağı sardı beni inceden; "Hayat" gibi samimi, "Ölüm" kadar dürüstüm, Ah etmedim kimseye, içten içe hep küstüm!.. Belli ki bendeydi suç, anlatamamıştım hiç... Muhtemeldir kurduğum cümleler manasızdı... İşittiğim tenkitler, vücudum tenim hariç, Beynimde yer edindi, günbegün cana sızdı, Gönlüm her daim öksüz, her daim anasızdı... Abdullah Ataş |