.....VE SONRA SENSİZLİKSevdan, bir uçan halıydı masallardaki gibi, pembe bulutlar üstünde gezdirdi beni Ne var ki, ben onu masallarda bulmadım Ben onu, ilmik ilmik uyunmamış gecelerimden dokudum, Ben sevdayı masal kitaplarından değil gözlerinden okudum. Siyah kâkülün gölgesinde ve suya sarkan söğüt dalları kirpiklerin altında gördüğüm en gür ve en yeşil nehirdi gözlerin, suyunu boğulurcasına içtiğim... Ve cam kırıkları tuzaklanmış bir yoldu çıplak ayaklarımla geçtiğim... Kanayan ayaklarımla hicranı hep peşimde sürüdüm, sensizlikle kolkola yalnızlığa yürüdüm. Ben, sevgini hep üzerinde boyalı dudaklarının âşina kırmızısı kalmış kadehler dolusunca içtim -aklımca-, oysa, o kadehler bomboştu, Fark etmedim, çünkü, gözlerin girmişti kanıma, gönlüm, içmeden sarhoştu... Boynuma dolanmış bir yılan vardı, güzelliğine kıyıp, başını ezemediğim, Öyle bir sevgiliydin işte; sırrını çözemediğim.... Bana en zor gelen nedir, bilir misin: Umutsuzluğu umut etmek... Bir de sensizlik... .....Bir kanun taksimi, bir martı çığlığı ve sonra sessizlik... Ünal Beşkese |
İlmek ilmek dokunan ve gittikçe büyüyen sevgiler tek taraflı değildir asla... Kim bilir, böylesine seven ve boyna dolanan bir yılana benzetilen sevgiliye, bu defa sanırım biraz haksızlık olmuş gibi... O yılan seveni boğmamış, aksine yüreğinde sevgiyi büyütmüş... Yoksa bunca şiir yazılmadan biterdi bu sevgi...
Sizi ve kaleminizi kutluyor, sağlık ve mutlulukla geçecek güzel bir yeni yıl diliyorum, tüm sevdiklerinizle birlikte...