HEYHAT...Görücüye çıkacak, Bir genç kız edasında gibi gece. İpek şalını almış omuzlarına, Sürmüş,sürüştürmüş, Kokulara bürünmüş, Bir buket Yasemin beyazlığında !.. Nedendir ? Bu akşam çehresi hüzünlü, Ve asık yüzlü bir ay ! Yine düşmüş durgun suların yüzüne, Yıldızlar,onun sadık hayranlığında. Alsam diyorum, Yine kalemi,defteri elime, Bir şiir daha yazsam, Anlatsam seni kendime. Ama,bir şey var, Bu gece bende. Başımın üstünde asık suratlı dolunay. Ve ruhum,sanki cendere’de ! Heyhat !.. Sözcüklerle dost, Sırdaş olan ben, Anlatamıyorum seni bu gece. Belki... Belki de, Takılı kaldı sözcüklerim, Ay’ın o asık yüzüne ! Ya da... Bendeki,seni anlatacak, Dizelere sığdıracak, Sözcükler,Lügat’lar tükendi ! Keşke, Önceden seni anlatacak, Eski,güzel sözcüklerimi, Perçinleseydim, Belleğimin geleceğine ! Şiir,hiç hoşlanmaz, Eteğini çekiştiren,zorlama sözcüklerden ! Belki de, Bu akşam,en iyisi vazgeçmek, Şiir doğuracak bir başka geceye, Kalsın hevesim. Dimağım darmadağın,zorluyor beni. Sus tutulması, Kilitlenmiş sanki dilim ! Anlatamıyorum, Anlatamıyorum kendime seni. Belki de, Yakamozlarla flört için durgun sularda, Belleğimden sözcüklerim, Teker,teker hepsi firarda ! Bir başka,şiir doğuracak geceye kaldı, Şiirlerde sana vuslat, Heyhat...heyhat ki,heyhat !.. Tuğal KÖSEMEN 13.Aralık.2021 |