İNSAN VE DUVARBabamın iş gelirdi elinden, Pek de şikâyet etmezdi halinden. Kurmuştu kendine göre bir düzen. Onarırdı yıkılan duvarları bazen. Ben de yardım eder harç verirdim, İşe yaradım diye sevinirdim. O an akıl erdiremediğim sözler eder; ‘Duvarın eğrisi elli sene gider.’ ‘Bir taşın dokuz yüzü varmış.’ derdi, Bazen de yanık sesiyle türkü söylerdi. Sözü dinlenirdi konuşurken, İşimizi toparlardık gün kavuşurken. Şimdi her andığımda sözleri dudağımda, Babayani sesinin yankısı kulağımda. Ördüğümüz duvarlar şimdi yıkılır bir bir, Yerine ise dijital labirentler dikilir. Kuytumuzda birikir damıttığımız hüzün, Anlamı buharlaşır bilindik türkümüzün. Ruhumuzda karaltılar belirir ve büyür, Çarptığımız her çeperde kimliğimiz bölünür. Kırılgan aynalarda yüzümüz sonsuzca değişir, Düşülen yalnızlıklar giderek derinleşir. Yolları gidip gelen heyulalar tutar. Nihayete giden bir hikâyedir insan ve duvar. Kenan DEMİREL |
Sonsuz selam ve saygılarımla.