kürkçü dükkanına dönüyorum geri almaya kürkümü
kahrolsun
içime bilinmedik saçmalıkları yıkan bütün oluşlar üzgünüm ki senin içine de vurdular aynı korkuyu geldiğince ellerinden ümitsiz bir bekleyişi sundular ya sana...bana ve içimizdeki deli sevgimize rahat uyurlar şimdi ve kuş tüyü yastıklar vardır belki de altında başlarının çikolata tadında rüyalarıyla uyurlar bir sağa dönüp…sonra da bir sola huzurla biz bitmişiz kimin umurunda dakikaları belleğime kazımak düştü artık bana dilim unuttum artık diye inkar etse de yüreğimde deli bir sızı ve ünsüz seslerin tümünü siliyorum bir bir kendimce…kendime göre ki söylenemesin hiçbir söz ama haykırsın dil içinden geldiğince özüme pelesenk olmuş anıları sayfa sayfa yazmak vardı dolusunca ağzımın haykırıp sinmemiş olsaydı eğer korkuları yaşadıklarımın …gizlice noktasını sen koydun “bitirelim…zaten ne yaşandı ki şimdiye kadar” ıssızlığın ortasında ben de sana sustum dilimi dişlerimin arasında kanatarak ne ki sana söyleyeceklerimin içinden çıkacak sevi ne ki içimde öldüğünü ruhun haykırmak yüzüne ne ki silmeni beklemek bitince gözlerimi…senden aşikar her şey aşk bu kadar basitmiş sende başlar ve biter sonrasında yaşananlarsa yüreğe atılan çentikler bu muydun sen buna mı yandım ben aylarca yanlışmış maalesef her duyumsayış yüreğimden gözlerime taşarken aşk ırayan bir ses…bir nefes…sen ve zaman ki ne z/amansızdı her şey beraberken ve sensizken hadi git dönüyorum ben artık yeniden almaya bıraktıklarımı gerilerde hoş kal…hoşça kal unut ne var ne yok bıraktığın bana sokağıma…odama çarşafıma tek bir şey kalmadı bende sana dökecek yalan renklere kandığın ve yanışımı seyre daldığın için kapandı artık kürkçü dükkanı senden yana …dönme atilla güler |
dilim unuttum artık diye inkar etse de
yüreğimde deli bir sızı
ve ünsüz seslerin tümünü siliyorum bir bir
kendimce…kendime göre
ki söylenemesin hiçbir söz
ama haykırsın dil içinden geldiğince
gene
estetikti...