İliklerime kadar Isınacağım
Kanadına taş değmiş serçe gibi
Yerde çırpınıyor sonbahar Bahara yürüse ayağına dolanacak kış Heybesini zemheri ile doldurmuş yokluğun İkide bir vuruyor Zerzeli yüreğimin kapı tokmağını Her gece penceresine naylon çekili Rüyama buyur ediyor çaresizliğim Dudaklarında tarihi geçmiş bir ıslık Arkana düşüp geliyor İskender Eliyle asıyor aynasını Kerpiç duvarımın budağına Titreyerek flotal bakıyorum Çarşaf gibi kaç fersah uzaklığa Siperden çıkacakken zıpkınlanıyor ateşin Baş köşede oturan yokluğun Bir taş atımı Kıskanıyor aynayı Cam kırıkları çullanıyor Tabanı yumuşak uykuma Kanlı acım kaldıraç oluyor göz kapaklarıma Konserve umudumun önündeki şişede Bir atımlık kuru fesleğen kokunu Burnuna çeken rençber duygularım Nadasa bıraktığım dolunayın Gümüş çerçevesine Noktalı siyah beyaz resmini Kara saban ile ekiyor Elbet bir gün gövereceksin Elinde bir tepsi yaz ile O zaman ateşe vereceğim Ela gözlerinin harmanını Uzun uzun bakıp ısınacağım İliklerime kadar |