Sesim ol, haykıracak çok acım var!Sesim ol , haykıracak çok acım var ! Üç denizin ortasında binlerce rengin içinde açmışım gözlerimi Binlerce tanrı gezinirmiş koynumda Rüzgarına yenik düşmüş güzel gözlü bir ceylanın Başkaldırmış kaderine Truva , Nice başka aşklara yuva olmuşum da Daha çok akan kanlar kalmış miras payıma Şarabım lezzeti ile büyülerken tılsımlarım dört bir yanda ün salmış Arşipel’de oynanmış oyunların en güzelleri Herodot anlatmış destanlarımı Kral Mousollos’a öyle bir anıt dikilmiş ki Bir başkası güzelliğini kıskanıp hoyratça söküp almış bedenimden Tıpkı diğer bir çok hazinem gibi götürmüşler kendi yurtlarına Sana sesleniyorum Sesim ol , haykıracak çok acım var ! Beşikten başlamışım Dinmeyen sızılarımın hesabına , Sessiz gecelerde bastırmışlar çığlıklarımı , Sesim duyulmaz olmuş bir daha , Sana sesleniyorum Sesim ol , haykıracak çok acım var ! Her biri Gül’ün goncaları Açmışlar bir bir dört bir yanımda Mevlana Yunus Emre Hacı Bektaş Pir Sultan Onlar anlatmış ahali anlamış da Bir tek Balım Sultan oyunu ile kıyama uğratan anlamamış benim türkümü Dallarından koparmış kırk bin gülümü Sana sesleniyorum Sesim ol , haykıracak çok acım var ! Her bir yanım sızım sızım inlerken Yiğitlerim karşı koymuş Fermanlara siper etmişim sıra sıra dağlarımı Gözüm gibi sakındım da yiğitlerim Dadaloğlumu Köroğlumu Karacaoğlanımı Alçaklara uğrattım sonunda affedesiniz beni. Doğu tarafım kanmış batıdan gelen ateşe Yakmış hem kendini hem de diğerlerini , Bir özgürlük türküsü çalınmış ya kulağına bir kere Gözü görmemiş kestiğinin kardeşi olduğunu, Hem tek o da değilmiş kendinden geçen , Baba olması gereken de cebirle zorla , Hem haksız hem de kasıtla Göç ! demiş , vurmuş yollara, kıran kırana … Bir hastalık , bir eşkıya Başında olmayınca koruma Bir tehcir ki sorma , kıran kırana… Sana sesleniyorum, Sesim ol , haykıracak çok acım var ! Sonra süt liman , bir devlet kurulmuş ki yokluktan olmaya cihanda Herkes umutlu , Bi çare halkların toprakları selam duruyorlar bana Ben de ümitli idim ilk başlarda Sonra bağrıma saplandı Bir Dersim Bir 33 kurşun Bir kör bela, Bir kahpe sızı ki sorma Sana sesleniyorum Sesim ol , haykıracak çok acım var ! Gün olmuş vergi demişler senin vatana borcun, Ne var ne yok satmışım elimde , Baktım yetmemiş göçüp gitmişim binlerce yıllık yuvamdan. Gün olmuş kundakçı demişler bana , Buna inandırmışlar inanmaya hazır yığınları , O yığınlar da buldozer gibi geçmiş üzerimden Pera’ da , Azalmışım , Eksilmişim göçüp gidenlerden Sana sesleniyorum, Sesim ol , haykıracak çok acım var ! Belki bitti , Bekli giden gitti , artık biz bizeyiz derken , Çorum’da patlamış , Yozgat’ta ezilmişim Maraş kovalamış asker kapıları tutar Hamile kadınların karınlarında malalar saplı dururken Sivas’ta ise tıkmışlar yakmışlar beni Mukatelesi görülmüş Başbağlarda. Sana sesleniyorum Sesim ol, haykıracak çok acım var ! Biri ‘Siz isterseniz hilafeti bile getirirsiniz’ demiş birilerine Başka birileri hazmedememiş başını istemiş Diyetini üç fidan ödemiş İlk faili meçhul Sabahattin ayak sürümüş Emeç Üçok Mumcu İpekçi bilmem sayamadım hepsini Ama içime çok oturdu postal altında ezilenleri Hele de on yedisinde iken idam edileni Sana sesleniyorum Sesim ol, haykıracak çok acım var ! Kadim zamanlardan dingin türküler seslendirirken Ağıtlarımla salınır dururken Halaylarıma katılan halklar neşeden coşarken Açlık sefalet nedir bilmezken Ya da Yoksulluktan , kıtlıktan kırılırken Savaşlardan ovalarım kan gölüne döndüğünde Barışların aslında satılmak olduğunu anladığımda Cihanın dört bir yanı gözlerini bana çevirmiş mazlum yavrularımı kuşattığında Ümidimi hep korudum Çünkü Hitit’ten beri hukukumu ben kendim kurmuştum. Oysa şimdi yalnızım Newroz’un Biricik Nevruz’umun her döngüsünde Bir rengimin daha silindiğini görüyorum, Kar tanelerim artık tohumlarımı korumaktan aciz Sularım yetmez bu aç gözlülüğünüze Her gün bedenimi kirlettiniz Cayır cayır yakıp dağlarımı çıplak bıraktınız beni sesim çıkmadı da Ruhumda açtığınız yara kapanmaz bir daha Şimdi Sana sesleniyorum Sesim ol, haykıracak çok acım var ! Artık gücümü kaybediyorum Kim bilir bir mavi gözlü dev çıkarır mıyım bağrımdan size bir daha Bu son demlerimde bir dengbej uğurlasın beni Mardin’imde çalsın çanlar Maraş’ta ilahiler seslensin, Semazenler el versinler tabutuma İbrahim’in gölünde yıkayasınız yüzümü Sultan Ahmet’te okuyasınız selam’ı Çünkü ben gider oldum Kanınızdaki zehir kanıma dokunur oldu Hele ki kaybettim o ürkek güvercinimi O günden beri rüyalarım birer kabusa döndü O kabuslardan ise Hatırladığım son şey bu idi ; Ben Anadolu’nun ruhu ölüyordum Ve kardeşlerimin, yavrularımın hiç birine son nefesim değmiyordu. Ve şimdi Sana sesleniyorum Sesim ol, haykıracak çok acım var ! İbrahim Gümüş 18/07/2008 istanbul |
Şiirinizi beğenerek okudum. Destansı ve bir o kadar da siyasi vurguları olan hiciv tarzı bir şiir. Hicvetmek ki böylesi "ince sızı" noktalardan isabetli atışlar yaparak bu işi becerebilmek pek kolay olmasa gerek. Mesela ben çoğu kez uğraşmama rağmen nedense siyasi mana taşıyan şiirler yazamadım. Öyle ki bu insanın yönelimleri ve ilgi alanlarıyla bu alanlar üzerindeki yoğunluğuyla bağdaşıyor, öyle değil mi? Toplumsal duyarlılıktan ötede bir siyasi söylemden bahsettiğimi pekala anlamışsındır; elbette ki şair toplumun çeşitli yönlerinde oluşan aksaklıkları görecek, onları nihayete erdirmek için bir çaba içinde olacak ve sebep-sonuç ilişkileri içinde çözümler üretecek ama bütün bunları yaparken de itibari davranabilecek. Şair olmanın günümüzde bir iki süslü kelimeye baktığı bu güzelim zamanlarda böyle bir şiir yazabilmek açıkcası herkese nasip olmayacak bir nimetti. Sen bu nimetten nasibini fazlasıyla almışsın anlaşılan. Biz de senin bu nimetine paylaşımın dolayısıyla ortak olmayı başarabildik. Destansı bir dille, kimi zaman şiirin içinde konuşan bir kahraman, hiddetle kükreyen bir dev belki de Zümrüd-ü Anka kuşu olarak başımızda dolandırdığın büyülü seslere kapılıp kaldık. Şimdi bizden ne türlü bir yorum beklerdin. Kim bilir şimdi belki içinden "Hani eleştiri? Böylesi siyasi bir şiire az da olsa muhalif olmak gerekmez miydi? Düşüncelerinizi ne olur benimle paylaşın, eleştirin..." dediğini duyar gibiyim. Fakat şunu da unutma şiirin eleştirisi zaten şiirin kendisinin içinde gizli. Seni can-i gönülden kutlar, daha nice hicivlerini okumak dilekerimi ileterek iyi günler dilerim.
ÖNDER KURT