MEZOPOTAMYA
MEZOPOTAMYA (Kan Kızıl Bahçe)
Bir varmış, bir yokmuş Kalbur saman Zaman zindan içindeymiş Ben Gökyüzünü yamamaya giden Dedemin, dedesinin… Saptan, samandan yapılı Ve yıldızlara asılı Beşiğini sallar iken Rivayet odur ki Bütün dinlerin ilk peygamberi Âdem’in oğulları Kabil’in Habil’i Öldürmesiyle başlar İlk kavga, ilk cinayet Kanla yazılır tarihin ilk sayfası Büyü bozulur Al kızıl kanlara, günahlara Bulana bulana Akar olmuş bütün zamanlar Dicle, Fırat ve Asi gibi IrmaklarınTanrısı Peneus’un kızı Defne’nin Kısraksı belini saran saçları İncir, üzüm, fıstık bağları Ölümsüzlük ağacı zeytinler, zakkumlar Hıtmiyeler kan ağlar Babil’in Asma Bahçeleri Kan kızıl bahçe Çöllerin gelini Palmira Bağdat – Şam - Ankara Her şafak firari uykularından Güneşi doğurmaya Ölümün soğuk sessizliğine İhanetin iktidarına uyanır Bir mitos, bir efsane Mezarları Tewerik Yazgıları kömür karası Begê Samur’lar Ocaklarına şivan düşmüş İçlerine kan doğranmış Ciğergah olmuş Hep kahır, hep kasvet yüklü Bu coğrafyada kadınlar Soluklarını kesen korku dolu Sütleğen sarısına dönüşmüş yüzleri Asırların yorgunluğu Bütün zamanların zulmü çökmüş Acıya, ağıda kesmiş Baldıran zehri gülüşleri Feri tükenmiş gözleri Mezopotamya’nın kadim Halkları Hiç gelmeyecek baharları Umut dolu gözler dört mevsim Safran kesilmiş memelere sarılır İnsanın içine, iliğine işleyen Ürkek, masum, şaşkın Yuvasız kuşlar gibi her biri Güleç yüzlü bahar bahar Mezopotamyalı Aylan’lar SEVGİLİ DOSTLAR, CAN GİBİ CANLAR! Bu şiiri, tüm Mezopotamyalı Kadınlara ve Bebelere armağan ediyorum. Haziran 2016 / Antakya |
Muhteşem