KÖR BİR BIÇAK GİBİ BU AYRILIK
Adımı anacaksın
puslu yalnızlıklarda Belkide düşünmek istedigin gibi degilde ,,,,,, Yanında alternatifin olan sevmediğin kişi varken bile Hırçın dilin her ne kadar Ayrılık zor degil alışırsın desede Sana bir gün daha bekle diyecek kalbin Düşlediğimiz arnavut Kaldırımlı taş duvarlara vuracaksın okşamaya kıyamadığım başını Yok yok Öfkemin kısa süreceğini tahmin ettigin ayrılığın Sende Satlıcan ağrılarına döndüğünü göreceksin ve bitkin düşeceksin Bir avuç midende her zaman aynı ağrıları hissedeceksin Mesela benden sonra buldugun Kadının yanında benden bahsetmemen gibi bu sancılar Düşünceler pranga vuracak ayaklarına Ellerine kelepçeler agır gelecek Ayrılığın yükü ayak bileklerini Kesecek Adeta paslı kör bir bıçak gibi bu ayrılık seni mahvedecek Bin kez beni düşünmemeye Yeminler edeceksin Ve bu bozdugun kaç yüzüncü yeminin olacak Mektuplarımı yırtmaya ellerin varmıyacak Kesmeyecek makaslar Yakmayacak ateşler anılarımızı Kaynar sular dökülecek başından aşağıya Adımı duydugun her anda İsmimi gordügün her camekanda O bunu severdi o bundan hoşlanırdı diyeceksin iki dudağının arasında mırıldanarak Ve ayrılık kararını veren nankör diline soracaksın İşte o an gizemli düşlere dalacaksın Hayallerimdeki telli duvaklı Beyaz gelinlik İlk kez giyeceğim senden vazgeçtikten Ve senden gittikten sonraki Safhada sen olmuyacaksın Rüyalar ülkemin karanlıklarında Ey sevgili ve sen yine hep adımı Anacaksın puslu yalnızlıklarda SEVİLAY ALPASLAN |
Kalemine sağlık.
Esen kalın.