YALANCIKTAN..
"Eğri oturalım, doğru konuşalım.." diye bir söz duyarız. Neden doğru konuşmak için eğri otururuz? Gerçekten çok ilginç başlangıçtır. Sadece eğri ile doğrunun kafiyesi ve birbirinin zıttı olduğu için, bu tekerlemeyi duymayan yoktur. Şimdi biz de, biraz eğri oturup doğru konuşalım. (pardon doğruyu yazıp doğruyu okuyalım, doğru sorular sorup dürüstçe cevaplayalım.)
Günlük işimizi, eylemlerimizi, fiillerimizi, sözlerimizi.. ifa ederken; işimize ne kadar ehemniyet verir, onu ne kadar, ciddiye alırız? İşin bu yönünü hiç düşündünüz, ARAŞTIRIP, İNCELEDİNİZ… mi? Bırakın sıradan işleri, helâle ve harama veya ibadete ve Allah’a, dine ve imana, ahlaka ve vicdana.. ait işlerimizde; ne derece dürüst davranarak, işin hakkını verir, o işi lâyığı vechiyle, ne kadar ciddiyetle yaparız.? İşin gerçeği şu ki, her yaptığımız işi, biraz da yalancıktan.. yaparız veya yapıyor görünürüz. İnanmazsanız, buyurun kendinizi bir defacıkta olsa test edin de; kendinize karşı, ne kadar dürüst olduğunuzu veya olmadığınızı, bir defacık ta olsa görün ve kendinizi biraz daha yakından tanıyın... Sonra da, bu bakış açısı ile de bir de; çevrenizi, eşinizi dostunuzu, akrabanızı ve arkadaşlarınızı.. en sonunda da, kendi kendinizi bu bakış açısı ile mutlaka inceleyin... Kendisini aldatanlara ise, söyleyecek bir sözüm yok. --------- deyişler ------- Y A L A N C I K T A N ŞİİR NO: 70 *** 02-12-2008 EMİR’ler!.. BİR TEK, KAYNAK’tan, RESUL’ler!.. Ayni toprak’tan!.. KİTAP’lar!.. LEVH-İ HAHFUZ’dan; Buna; iman gerek, KUL’dan, KUL’da İMAN, yalancıktan... ALLAH’tan, olmazsa NAZAR!.. Melekler, günahı YAZAR, Yelkovan, mezarı KAZAR; İnanmayan, durmaz; AZAR!.. Kul’da İNANÇ, yalancıktan... CEHENNEM!.. Adı titretir, KURTULUŞ!.. Zekat, fitre’dir; NAMAZ!.. DUA’yla, birleşir, Namaz kılan, ŞİRİN’leşir; Kul’da SEBAT, yalancıktan... OROC’u, mü’minler tutar, GÖNÜL’se, HAC’da.. TUR ATAR!.. SÂLÂVAT, İMAN’ı SAKLAR, İman; bütün KÜFR’ü, PÂKLAR; Kul’da AZİM, yalancıktan... İNSAN’lar, AYNİ ATA’dan, SOY’ları; tek bir, BABA’dan, Çoğaldı... HAVVA ANA’dan; CAHİL çıkar, ZIVANA’dan; Kul’da VEFA, yalancıktan... Beslenilir, KÖR NEFİS’den! YOL PUSULA’sı!.. İBLİS’ten, Bir gün uçar, “KUŞ KAFES’ten!..” Dünya HAPİSHANESİ’nden!.. Kul’da SEFÂ, yalancıktan... YARADILIŞ, bir ENTROPİ, Dünya’da var, ETKİ.. TEPKİ... İBADET’ten, solsa FER’i, İHLÂS’tır, İŞ’in DEĞER’i; Kul’da SABIR, yalancıktan... Güney ÇİN’den, DECCÂL gelir, Bir gün!.. İSTANBUL’u, alır; YEMEN’den, MEHDİ beklenir, Çıkar, KÂBE’den seslenir; Kul’da İLGİ, yalancıktan... Önünde, İKİ YOL vardır, BİR’i, GENİŞ; BİR’i, DAR’dır; Sana kalan, ZOR KARAR’dır, Gaflet, ne büyük ZARAR’dır!.. Kul’da SEÇİM, FARKLILIK’dan... Mürsel, şaşkındır; bu, İŞ’e, NUR’lardan.. NAR’a, gidişe; MÜMİM, hiç gelir mi? DİŞ’e!.. Yaşarken... GERÇEK ENDİŞE!.. Kul’da HÜKÜM!.. Yalancıktan... Günahların, olmasın sel, DAR GÜN’de, uzanmaz, bir el; DÜNYA. Çift kapılı, tünel, Düşün, biraz. “KENDİNE GEL;” Çünkü; yaşam, “YALANCIKTAN...” 25-01-2008 * SAAT:11:30 *Konak-İZMİR Mürsel Münevveroğlu ([email protected]) |